Rize’de Kolonizasyon Dönemi
Önceleri bir akarsu yatağı iken,daha sonra binlerce yıl süren yerkabuğu hareketleri sonunda oluşan ve Karadeniz ile Akdeniz’i birbirine bağlayan Boğazlar,tarih boyunca ilk olarak Ege ve Akdeniz kıyılarındaki denizci kavimlerin dikkatini çekmiştir.
Boğazların oluşum sürecinin çok uzun olması nedeniyle Karadeniz’in su seviyesinin alçalması tarih öncesi çağlara sarktığı bilim dünyası tarafından ifade edilmektedir. Ancak Karadeniz’in sularının çekilerek alçalması ve kıyı şekillerinin oluşmasının da yüzlerce yıl sürdüğü bir gerçektir.
Karadeniz’e varmak için boğazları geçmeğe ilk teşebbüs edenlerin Argonotlar olduğu sanılıyor. Bunlar efsaneye göre Kolhit’te 10 kral tarafından bir meşe ağacına asılarak bir ejderin korumasına bırakılan Altın Post’ a sahip olmak istemektedirler.
Rize’nin Fırtına Deresi vadisinde; Çayeli Büyükdere Vadisi, Haremtepe Köyü mevkiinde; Azgur Vadisi Adacami Köyü civarında; İyidere Vadisi Kalecik Köyü civarında gemi bağlamak için kayalara monte edilmiş demir halkalar bulunduğu, halk arasında yaygın olarak söylene gelmektedir.
Gerek yaşlılarca söylenen ve gerekse de yüzey çalışmalarında rastlanılan bulgular ve bilgiler yukarıda bahsedilen görüşleri teyit etmektedir. M.Ö.8.Yüzyılda başlayan ilk kolonistlerin keşif seyahatleri Kimmer’lerin akınlarıyla kesintiye uğrar.
Kimmer’lerin Karadeniz bölgesinde kolonizasyon öncesi varlıklarını gösteren arkeolojik ve filolojik deliller mevcuttur. Karadeniz’in sağlayacağı gümüş,demir,bakır,çelik,kürk,yapağı ve gemi yapımı için kereste Miletos kenti kolonistlerini M.Ö.670 yılından itibaren Karadeniz’in sahillerinde koloniler kurmağa sevk eder.
Savaşla Sinop’u ele geçiren Milet’liler oradan doğuya doğru Ordu,Trabzon ve Rize’de koloniler kurmuşlardır. M.Ö.650-550 yılları arasında sahil kesiminde 100 e yakın koloni kurarak, liman ve pazaryeri hüviyetinde olan bu koloniler için ayrıca kaleler inşa edilmiştir.
Kaleler içinde yaşayarak, Karadeniz sahilinin kuzey ve güney kesiminde ticaret yapan,ipek yolu ticaretini elinde tutan bu kolonistlerin bölgede yaşayan yerli halklarla pek dostça ilişkileri olmadığı açıktır. Zaten daha sonraki olaylar da bize sahilde kalelerde yaşayan kolonistlerle vadiler ve yaylalar kesiminde yaşayan yerli halkın sürekli çatışma içinde olduklarını göstermektedir.
Bu çatışmayı ekonomik,kültürel ve dini sebeplere bağlıyabiliriz. Ancak Osmanlının bölgede hakimiyet kurduğu 1461 e kadar devam eden kolonist-yerli halk çatışması bu tarihten sonra yerini devlet-halk gönüllü beraberliğine bırakmıştır. Çünkü kolonistlerin ekonomik, siyasi ve askeri üstünlüklerine son verilmiş,0smanlı’nın engin hoşgörüsü ve ırk,cins,mezhep,din ayrımı yapmayan eşitlikçi anlayışı egemen olmuştur. Bu sayededir ki Rize bölgesi halkı 1461 den sonra günümüze kadar olan 542 yıllık süreç içinde bölgeye gelen istilâcılara karşı hep bu gönüllü birliktelikle karşı koymuştur.