Rize’de Eski Dini Adetler
Rize’de Dini Hayatla İlgi Bazı Törenler
a) Hatim Duası
Kur’anı Kerimi baştan sonra okumaya hatim etmek, hatim sonunda yapılan duaya da hatim duası denir. Çocuklar Kur’anı Kerimi okumayı camiye giderek öğrenirlerdi.
Kur’anı baştan sona okuyup bitirdiklerinde bir hatim duası merasimi yapılırdı. Beş yaşlarında camiye başlayan çocuklar yedi sekiz yaşlarında mushafı hatmeder, namaz sürelerini ve Yasin’i Şerifi ezbere öğrenir ve sonunda bir merasim düzenlenirdi. Bazan bir, bazan da üç beş kişi bir arada hatim ederdi.
Hatim duası yapılacağı gün, önceden ilan edilir ve o gün komşular ve akrabalar camiye toplanırdı. Mushafı hatmeden çocuklar cemaatın önüne alınır, namaz surelerinden birer sure okur ve sonunda hocanın heyecanlı duası başlardı. Herkes sesli olarak amin der, bilhassa çocuklar büyük bir heyecan yaşardı.
Bu merasime kadınlar da katılır, merasim sonunda hazırlanan baklavalar yenirdi. Muhtemeldir ki bu amaçla çocuklara yeni giysiler yaptırılır (bir keten pantolon veya bir gömlek hatta bir yeni çarık) hocaya da para veya hediyeleri verilirdi. Bir camide her yıl, bir veya iki hatim duası yapmak adettendi. Bu merasimler çocukların toplum hayatına katılmalarının bir adımı olurdu.
Kur’anı Kerimi hatmetmek ibadet şekillerinden bir ibadettir ve büyük bir sevap kazanılacağına inanılır. Ölenlerin arkasından hatim yapıp sevabını ölenin ruhuna hediye etmek ötedenberi süre gelen bir gelenektir. Eskiden bugünkü gibi hafızlar tutup hatim yaptınlmazdı. Ölünün yakınları her gün bir miktar Kur’an okuyarak hatmeder ve mümkünse bunu ölünün kırkına kadar tamamlarlardı. Ayrıca her evde Cuma akşamlan Yasm’i Şerif okunurdu.
Ayrıca “Büyük Dua” tabir edilen bir hatim yapılırdı ki bu hatim genellikle ağrısı, ızdırabı olan ve çok uzun süre hasta yatan hastalara yönelikti. Bu duayı hastanın kendisi ve yakınları isterdi. İnanışa göre bu duanın sonunda hasta ya iyileşir veya ölürmüş. Her iki halde de hasta ızdıraptan kurtulurmuş.
Eskiden mevlüt okutmak bu günkü kadar yaygın değildi. Mevlüt okutması yılda bir iki duyulur olaylardandı. Genellikle Peyganberimizin doğumuna rastlayan Zilhiccenin on ikinci gecesi yani mevlüt kandilinde camilerde mevlüt okutulurdu. Bir de bazı zenginler ölülerinin ruhları için mevlüt okutabilirdi.
Çok eskilerde mevlüt okutan kimseler büyük kazanlara mısır haşlar (Koliva pişirir) pekmez şerbeti, bal şerbeti dağıtır, mevlüt okuyanlara çorap, mendil ve sabun gibi hediyeler verirlerdi. Nevlüde katılanlara şeker şerbeti ve gülyağı sunmak daha sonraları ortaya çıktı.
c)İcazet Merasimi
İcazet merasimi iki halde yapılırdı. Bunlardan biri hafızlığın tamamlayanlar için yapılan merasim, ikincisi de medrese tahsilini tamamlayanlar için yapılan merasim. Birincisine hafızlık icazeti, ikincisine hocalık icazeti denirdi. Hocalık icazetini tamamlayanlar camilere hocalık yapabilirdi.
Çocuklara yapılan hatim merasimleri bir caminin cemaatını ilgilendirir bir olaydı. Oysa icazet merasimleri köyler topluluklarını ilgilendirir ve bir kaç saatlik yoldan gelenler olurdu. Büyük bir kalabalık toplanır, gür sesli hocalar cemaate vaiz eder ve sonunda da icazet duası okunurdu.
Herkes yüksek sesle amin derdi. İcazet alanlar (mezuniyet diploması) özel giysilerini giyerlerdi. Sonunda da icazet merasimi için getirilen baklavalar yenir ve halk dağılırdı.
Bu tür büyük merasimlere çevre halkının bir tepsi baklava ile gelmesi adettendi. Çok kalabalık bir cemaat davet edildiğinden bu merasimler için en geniş camiler seçilir veya havanın yağmurlu olmaması halinde dışarda bu merasimin yapılabileceği geniş alanlara çıkılırdı. Merasime katılanlara pekmez şerbeti, bal şerbeti dağıtılırdı. Bunu köyün zenginleri karşılardı.