Rizede Doğa İle İlgili Adetler

      25.11.2019
      1.087
      Rizede Doğa İle İlgili Adetler

      A) YAĞMUR DUASI VE MERASİMİ

      Rize yağmurlu bir memleket olduğu için bu memlekette yağmur duası pek bilinmiyor. Kendirli köyünün yaşlıları, küçükken dere kenarlarına gidip hocanın isteği ile taşlar topladıklarını ve bunları dereye attıklarını, o gün orada toplanan kalabalıkla birlikte yağmur duası yaptıklarını ve o gün yağmur yağdığını hatırlamaktadırlar.

      Ayrıca Güneysu bölgesinden bazı yaşlılar, 1930 ‘lu yıllarda kurak geçen uzun bir dönemden sonra, büyük bir kalabalığın toplandığı bir cenazede, Yusuf Hoca’nm yağmur duası yaptığını ve bu duadan sonra yağmur yağdığını söylemekteler. Yusuf Hoca sonradan uzun süre müftülük eden Yusuf KARALI hocamızdır.

      Yağmur duasının başka şekillerinden bahsedenler de vardır. Bunlara göre cemaatle birlikte dere kenarına gidilir. Suya bir mezar patisi atılır ve üzerine taş konur, ayrıca ağaç fidanının başı üç defa dereye batınlır, üç defa abdest aldırılır, hoca önde, cemaat arkada parmaklar aşağı tutularak dua edilir ve duadan sonra yağmur yağardı.

      B) GÜNEŞ DUASI VE TÖRENİ

      Rize’nin bilhassa yayla ile irtibatlı olan bazı kesimlerinde çocukların oyun oynar gibi yapdıkları bir güneş duasından bahsediliyor ise de merkez ilçede güneş duası adı altında bir merasim bilinmiyor.

      Kemsin kökenli olduklarından, Rize’nin Çocarçılar mahallesinin yaşlıları, Hemsin yaylalarında gördükleri güneş duasını hatırlamaktadırlar. Bunlardan 1905 doğumlu Safinaz KUK Hemsin yaylalarında yapılan “Güneş Duasını” şöyle anlatıyor:

      Yaylalarda havalar çok yağmurlu olduğundan gençler “bubirdak” düzenlerdi. “Bubirdak” çalı süpürgesinden yapılır, buna kol takılır, kırmızı fistan giydirilir, başına da puşi bağlanırdı. Ellerine kintaman (kıl torbası elle taşınır veya boyuna asılır) alan beş-on genç, bubirdağı kollarından tu tup kaldırarak ev ev gezdirirlerdi.

      Her gettikleri evin kapısında da şöyl» derlerdi: “Bubirdağım bur ister, kaşık kaşık yağ ister, kadelden kaymak ister, un torbasından un ister, kintamandan tuz ister, Allah’tan kırmızı güneş ister.” Odunu da aynı milleten isterler ve toplanan kaymak, un, tuz, vs. yi “Cuga” (küçük kazan) koyarlar, ateşte pişirirler. Bu yemek pişerken yağından sağa sola ve havaya atarlar ve derler ki “Allahım yarın kırmızı güneş ver.” Pişirdikleri hoşmeri bilhassa çocuklarla birlikte yerler. Sonunda güneş açar. Tulum zurna ile horon teperler.

      C) GÜNEŞ VE AY TUTULMASI

      Günüş ve ay tutulduğunda ezan okunur, silahlar atılır. Tenekeye vurularak gürültü çıkarılır. İftar borusu ile boru çalınırdı. Bununla güneşin veya ayın açıldığına inanılır hem de halka duyuru yapılırdı. Rize köylerinin dağınık olması nedeniyle camiden okunan ezanı herkesin duyması mümkün olmazdı. İftar vaktini herkese duyurabilmek için sesi gür bir boru öttürülürdü. Buna iftar borusu denirdi. Son zamanlara kadar Ardeşen’in yüksek köylerinde kullanılmıştır.

      Kaynak: Rize Kültür Derlemeleri, Rize Halk Eğitim Müdürlüğü Yayınları

      YORUMLAR

      1. Gürhan TANGA dedi ki:

        Sinop / Gerze -Sazak ve cevre köylerde de farkli bir uygulama yoktu Hatta köy odasinda duran iftar borusu son yillarda biri tarafindan ortadan kaldirildi aslinda tarihi bir gecmisi vardi, yazik………