Rize’de Batıl İnançlar

Halk arasında yaşayan ve çoğunluğu uydurma ve batıl olan bu inançların araştırılması sırasında görülmüştür ki bunların çoğu yöresel bir özellik arz etmiyor. Bu inançların çoğu ülke çapında yaygın bulunuyor.
Yanlız Rize’ye has batıl inançlara da rastlamak mümkündür. Bunların bir kısmı lohusalık ve düğün adetleri bölümlerinde geçmiştir. Bu çalışma sonunda gördüğümüz bir başka husus da şu olmuştur. Bu inançlar çok çabuk yayılmakta ve genellikle cahil halk arasında itibar bulmaktadır.
Gece tırnak kesilmez; Gece aynaya bakılmaz; Akşamlan dışarıya idrar dökülmez; saçlar taranıp dışarı atılmaz, birbirlerinin elinden sabun, makas ve bıçak alınmaz, akşam ezanından sonra dışarıya su dökülmez, bebeğin lohusanın çamaşırı kırkma kadar gece dışarı asılmaz gibi inançlar vardır.
Çöre otunu üzerine taşımanın nazarı bozacağı; kolları göğüs üzerine bağlamanın uğursuzluk olduğu ve kısmetinin bağlanacağı, gidenin arkasından ağlamanın ve süpürmenin uğursuzluk olduğu, uçan kuşun kişinin üstüne pislemesi uğur sayıldığı; çok gülen kişinin sonradan başına bir şey geleceği: çocuğun üzerinden geçilirse boyunun kısa kalacağı; gözün seyirmesinin hayra alamet olmadığı; kişi giyeceğini ters giyerse işlerinin ters gideceği; kırkı çıkarmamış lohusanın gelenlere hoş geldin, gidenlere güle güle demesiyle sütünün kaçacağı; sağ avuç içi kaşınınca para geleceği, sol avuş içi kaşınırsa para gideceği; kişi üzerinde bulunan söküğünü elbisesini çıkarmadan dikerse kısmetini dikeceği; kapının eşiğine oturan kişinin iftiraya uğrayacağı; hamile kadının makasın üzerine oturmasıyla kız, bıçağın üzerine oturmasıyla erkek çocuk doğuracağı: akşamları dışarıdaki kediye ilişmenin uğursuzluk sayılacağı gibi inançlar ilimizde de yaşamaktadır.
Rize’de yaşayan batıl inançlara aşağıdaki örnekleri de verebiliriz.
1- Düğün arefesinde evlenecek kişinin biri yere çivi çakmaları, düğüm atmaları, bir yeri anahtarlamaları uğurlu sayılmaz. Kişilerin bağlanacaklarına inanılır.
2- Kurban bayramanda eve et gireceği zaman, lohusa ve bebek ayağa kaldırılır. Kurban etinin lohusayı ve bebeği basacağına inanılır.
3- Çocuklara nazar değmesin diye alınlarına ve yüzüne kömür sürülür.
4- Kırkını geçmemiş iki yeni gelinin bir araya gelmesiyle birbirlerini basacaklarına inanılır.
5- Eskiden 14 Ocak günü yılbaşı günü idi ve buna bazı yerlerde koca kan yılbaşısı denmekteydi. Eski hesap yılbaşı günü sabahı eve kimse gelmeden dışarından bir kapla su getirilir ve evin içine serpilirmiş. Eğer o gün eve ilk gelen uğursuz bir kimse ise o yıl işlerin uğursuz gideceğine inanılırmış. Bir erkeğin eve gelmesi de uğur sayılırmış. Bu inançlardan anlaşıldığına göre de yılbaşı günü kimse kimsenin evine gitmezmiş. İnsanlar pek dışarıya çıkmazlarmış.
6- Bir kişinin işi iyi gitmezse, o gün evden çıktığında, uğursuz bir insana rastladığına inanılır.
7- Çocuklar eğilip bacakları arasından bakarsa, o eve misafir geleceğine inanılır.
8- Düğünlerinde yağmur yağan kişilerin, bekarlıklarında kutaliyi veya kepçeyi yaladıklarına inanılır.
9- Pardi (dişi çakal) bağırdığı zaman, ölüm olacağı düşünülür.
10- Derin uykuya dalanları ve istedikleri halde uyanamıyanları ta vara bindi denir.
Tavara (bazı yerlerde Davara diye telaffuz edilir.), görülmez bir varlıktır. Uykuda insanların üzerine biner. Eliyle uyayanların ağzını ve burnunu kapatır. Bu halde iken insan konuşmak ister fakat konuşamaz. Tavannm eli deliklidir. Eliyle insanların ağzını ve burnunu kapasa da uyuyan insanlar bu delikten nefes alır.
11- Yürüyemeyen çocukların ayak bilekleri kendir ipi ile birbirine bağlanır. Cuma namazı kılınırken her hangi bir annenin ilk evladı olan bir kişi (yani anne siftahı) Hasta çocuğu kucağına alarak, elinde bir makasla cami kapısında bekler. Camiden çıkan ilk kişiye makası uzatıp ipleri kesmesini işaret eder. Bu iş için hiç konuşmamak gerekirmiş. Çocuğu taşıyan görevli hiç konuşmadan eve döner. Yapılan bu işlemle yürümeyen çocuğun yürüyeceğine inanılır.
12- Yürüyemiyen çocuklar, ocağın üzerine asılı olan zincirden yedi kez geçirilir.
13- Çocuğu olmayan veya çocukları ölen anneye, kırk kişiden toplanan kumaş parçalan ile elbise dikilir ve giydirilir.
14- Çocuğu olmayan kadınlara 41 nikahlıdan para toplanarak altın yüzük alınır. (Parası alman evlilerin başından tek nikah geçmiş kadınlar olmaları gerekirmiş)
15- Ev ve naylalara büyük boynuzlu hayvanların baş iskeleti, yamalı ve sarmısaklı çember biçimli nazarlıklar asılır.
RİZE’DE OLMAYAN ADETLER
1- Rize’de uğursuzluğu gidermek için tahtaya vurmak, kulak memesi çekmek alışkanlığı yoktur. Buna karşılık nazar bozmak için ” Tü tü. Kırk birkere maşallah” denir.
2- Gidenin arkasından su dökmek adeti yoktur.
3- Cuma günleri “sala vakti” ev süpürülmez adeti yoktur.
4- Salı günü uğursuzluğu yoktur.
5- İki bayram arasında nikah kıyılmaz inancı ve uygulaması yoktur.
6- Nevruz ve Hırdellez’in kutlanması geleneği bilinmemektedir.
7- Sünnet çocuğuna kirve olmak adeti yoktur.