Ayak Divanı Nedir

      02.12.2019
      854
      Ayak Divanı Nedir

      Osmanlı Devleti’nde âcil ve fevkalâde hâller karşısında, pâdişâhın da
      katıldığı dîvân, toplantı. Pâdişâh hâriç, dîvânda bulunanların hepsinin ayakta
      durarak karar almaları sebebiyle bu tür toplantılara ayak dîvânı denilmiştir.

      Bu dîvânda üzerinde durulan iş derhâl bir karara bağlanırdı. Eğer bu dîvânın
      pâdişâhın bulunmadığı bir yerde, meselâ seferde toplanması gerekirse; o zaman
      sadrâzam ve serdâr-ı ekrem dîvâna başkanlık yapardı. Saraydaki ayak dîvânlarında
      pâdişâhın oturmasına mahsus taht, sarayın bâbüsseâde denilen kapısının önünde,
      mermer sütunlara dayalı revak veya eyvanın altında bulunurdu. Pâdişâhların
      yapmak mecburiyetinde kaldıkları ayak dîvânı; ya mühim gördükleri ve şüphe
      ettikleri bir yolsuzluğun halledilmesi münâsebetiyle veya askerin isyânı, yâhud
      da halkın bir şikâyeti üzerine yapılırdı. Sadrâzamların yaptıkları ayak dîvânı
      ise ekseriyetle savaş zamanında ordugâhda olurdu. Ordu erkânı ve ocak
      zabitlerinin katıldıkları dîvânda serbest müzâkere yapılarak mes’ele sür’atle
      karara bağlanırdı. Bunlardan başka, pâdişâhların herhangi bir işin tahkikine
      gittikleri yerlerde de ayak dîvânları kurdukları olurdu.

      Ayak dîvânlarının kurulmasına sebeb teşkil eden pek çok târihî hâdiseler vuku
      bulmuştur. Meselâ Kânûnî Sultan Süleymân Han’ın İstanbul’daki nüfûs artışından
      dolayı su ihtiyâcının karşılanması hususunda bir rum mîmâr ile görüşmesi
      bunlardandır.

      Bir başka misâl de şöyledir: Tüccarlar ve hacılarla dolu bir Osmanlı gemisine
      Malta şövalyeleri tarafından el konması sebebiyle derhâl bir ayak dîvânı
      toplanmıştır. Bu dîvânda Malta mes’elesi görüşülmüş, vezirler ile devlet
      erkânının hazır bulunduğu bu dîvânda sefere karâr verilmiştir.

      Bu ayak dîvânları pâdişâhın arzusu ve acele karar alınması sebebiyle yapılan
      dîvânlardır. Bir de pâdişâhın yapmak mecburiyetinde kaldıkları ayak dîvânları
      vardır. Bu tip ayak dîvânları da vuku bulmuştur. Meselâ 1602 (H. 1011)
      senesinde, kapıkulu süvarileri Anadolu isyânları sebebiyle üçüncü Mehmed Han’ı
      ayak dîvânına davet etmişlerdi. Bunun üzerine Pâdişâh, Akağalar kapısı denilen
      harem-i hümâyûn kapısına çıkıp, istekleri dinlemişti.

      Dördüncü Murâd Han zamanında kapıkulu askerlerinin isyânları sebebiyle iki defa
      ayak dîvânı kurulmuştur.

      1651 (H. 1061) de, noksan kestirilen ayarı düşük bir para mes’elesi sebebiyle
      esnaf ayaklandı ve pâdişâh ayak dîvânına davet edildi. Bâbüsseâde’ye kadar gelen
      esnaf ve halk, kurulan ayak dîvânında dertlerini dördüncü Mehmed Han’a
      söylediler. Müftî Kara Çelebizâde de esnafın şikâyetinin mâhiyetini pâdişâha
      îzâh etti. Bunun üzerine Pâdişâh; “Böyle zulme rızâm yoktur” diyerek hatt-ı
      hümâyûn verip mes’elenin halli için söz verdi.

      1658 (H. 1069) senesinde dördüncü Mehmed Han zamanında, Anadolu’daki vezirlerin
      Köprülü Mehmed Paşa’ya karşı muhalefetleri üzerine sadrâzam Erdel işleriyle
      meşgul iken, acele Pâdişâhın yanına Edirne’ye davet edildi. Otağ-ı hümâyûnda
      bizzat Pâdişâhın huzurunda vezirler, şeyhülislâm, kazaskerler, yeniçeri ağası,
      bölük ağaları ve diğer bütün ocak ağalarının davet edilmesiyle bir ayak dîvânı
      kuruldu. Bu, Osmanlı devletinde son ayak dîvânı oldu.

      YORUMLAR

      Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.