Irk Nedir

      04.12.2019
      1.109
      Irk Nedir

      Irk Nedir Irk, kalıtımsal olarak, belli, ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğudur. Bazı fiziksel özellikler diğer canlıların, örneğin hayvanların belli bir oranda da olsa kolayca sınıflandırılmalarını sağlar, insanlar arasında da, kuşkusuz son derece belirgin fiziksel ayrılıklar vardır. Hele bazı özellikler belli toplulukların yadsmamayan niteliklerini oluştururlar.

      Örneğin Pigmelerin boyu, ortalama bir buçuk metre kadardır. Buna karşılık bir Vatu-nun boyu iki metreyi bulabilir. Bir Eskimonun saçları dümdüzken, bir Boşimanın saçları biber tohumu iriliğinde yumrulardan oluşur. Bir iskandinavyalının gözlerinin iri ve genellikle çok açık renkte olmasına karşılık, bir Çinlinin gözleri çekik ve koyu renklidir, deri renkleri açısından da insanlar arasında çok büyük farklılıklardan söz edilebilir.

      Pembeden kahverengine, sarıdan siyaha kadar pek çok renk ve tonları insan derisinin rengini oluşturur, insan ırklarını saptama çalışmaları, bu farklılıklara dayanarak bireylerin belli topluluklar şeklinde sınıflandırılmasına dayanır. B yönde gerçekleştirilen ırk çalışmaları kısa bir geçmişe sahiptir. Geçen yüzyıllarda da değişik topluluklar arasında önemli farklılıklar olduğu vurgulanıyordu. Ama bu ayırımlar kültürel, toplumsal ve dinsel özelliklere dayandırılıyordu.

      Beyazlar ve diğerleri: Irk sözcüğü ancak on-sekizinci yüzyılda ünlü doğabi-limci Linneaus (Cari Von Linne) ve Georges Louis Leclerc Buf-fon’un bu sözcüğe bilimsel bir içerik kazandırmalarından sonra insan topluluklarını tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlandı. Homosapiens türü, derinin rengine göre dört ayri ırka bölündü: Homo europeus (beyaz); Homo americauns (kızıl); Homo asiati-cus (sarı); Homo asser (kara). Bu tanımlamalar yapıldıkları tarihlerde tamamen bilimsel bir ayırım amacına yönelikti. Diğer bir deyişle ırklar arasında bir sıralama gözetilmiş değildi. O devrin kültürü, insanlar arasında eşitlik yanlısıydı. Kafatasının biçimi konusunda incelemeler

      yapan ve bu incelemelerle daha ileri tarihlerde ortaya çikacak olan farklılaşma ölçütünün tohumlarını atan Johann Friedrich Blumenbac "insanlar arasında’ kesin ve belirli sınırlar çizmenin olanaksız olduğunu" savunuyordu. Bu görüş bazı bilimlerin gelişmesi ve özellikle de aydınlıkçıların eşitlik kuramlarından çok farklı bazı ideolojilerin ortaya çıkması sonucunda değişmeye başladı.

      Kalıtım ilkeleri belirlendi ve genetik varlığın aktarımının daha kesin boyutlar kazanması râğlandı. Darvin’in çalışmaları da doğal çevre ile olan bağlar ve çevre koşullarının gerektirdiği bazı özelliklerin gelişmesi konularında yeni kavramların oluşmasına neden oldu. Toplulukların özellikle fiziksel görünümlerini inceleyen insan bilimcilerin kararsızlığı ve kuşkuları, bu bilginleri daha kesin ölçümler aramaya ve giderek daha ayrıntılı sınıflandırmalar yapmaya itti. Ayrıntıların titizlikle saptanmalarına karşılık, bunlardan her zaman geçerli sonuçlar çıkarılamadı.

      Örneğin bir topluluğun kafatası yapısının ve beyninin daha büyük olmasından, o toplumun daha akıllı olduğu sonucunu çıkartmak doğru olmazdı. Oysa dönemin incelemecileri bu yanılgıya düştüler, insan toplulukları ilk sırada yer alan en gelişmiş ırka, yani beyaz ırka oranla, "az ya da çok gelişmiş" sayılmalarına göre sıralandırıldı. Böylece bilimsel öğretiler ırkçılığın yani uygarlığın, doğuştan var olan niteliklerin bir sonucu olduğunu savunun ideolojinin destekçisi durumuna geldi.

      Buna göre toplumlar, boyunduruk altında bulunması gereken "aşağı" toplumlar ve egemen olmak zorunluluğunda bulunan "üstün" toplumlar olmak üzere iki bölüme ayrılır. Irk ayrımını destekleyen kuramların Amerikalı zencilerin köleliğinin ya da Avrupa sömürgeciliğin Afrika ve Asya’dan yayılışının yasallaştırılması gereken bir dönemde ortaya çıkmış olması, kuşkusuz bir rastlantı değildir.

      Irkçılık Hitler yönetimindeki Nazi Almanya-smda doruk noktasına ulaşmıştır. Hitler Ari, yani Hint-Avrupa dil grubuna giren ırkın "saflığının" korunması gerekçesiyle hem totaliter devlet yönetimini, hem Yahudilere karşı uyguladığı soykırımı, hem de "yaşama alanını" genişletmek amacıyla diğer ülkelere karşı açtığı savaşları haklı göstermeye çalışmıştır.

      Irkçılığın aşılması: Günümüzde ırkçı bir yaklaşım taşımadığı halde, insan topluluklarını üç büyük ve kesin sınıfa (beyaz, sarı, siyah) ayıran, bunları da kendi aralarında alt sınıflara bölen kuramların değerlendirilmesi, değişik biçimde yapılmaktadır. Küçük ve ayrıntılı gruplara bölme işleminin en olumsuz yanı, ırkları toplumların bir yerden bir yere gitme hareketlerini, karşılaştıklar tarihsel olayları ve buna bağlı olarak kaçınılmaz değişiklikleri ve aktarımları yeterince göz önünde bulundurmadan, kesin sınırlar içine yerleş-tirmesidir.

      Günümüzde ırklar yerine etnik gruplardan söz edilmektedir. Ayrıca insanın her şeyden önce kültürel aşamaların bir ürünü olduğu ve bazı fiziksel özelliklerin toplumsal seçimlere, siyasal sistemlere, yolculuk etme olanaklarına da bağlı olabileceği vurgulanmaktadır. Değişik fiziksel özelliklere sahip bireyler arasında meydana gelen birleşmelerin, giderek daha sıklıkla görüldüğü günümüzde, örneğin bir Brezilyalının beyaz, kızılderili ya da zenci a-talarından hangisinin özelliklerine ne oranda sahip olduğunun bilinmesine olanak yoktur.

      Irk ayrımı: Bazı kuramların önemini yitirmiş olmasına karşın, ırkçılık günümüzde ne yazık ki, tam anlamıyla yok edilememiştir. Kuşkusuz bugün hiç kimse, geçen yüzyılın başında Amerika’da incil Evi adlı yayınevinin yayımladığı gibi, "Zenciler Hayvandır" başlıklı bir kitap yazmayı düşünemez; ya da yeni bir Hitler’in altı milyon Yahu-diyi öldürmesi o kadar kolay olmaz.

      Ama yine de ırkçılık birçok ülkede hâlâ geçerliliğini sürdürmektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde, beyazlarla zencilerin okullarda bir arada öğrenim sürdürmelerini yasaklayan yasanın anayasaya aykırılığı, ancak 1954 yılında kabul edilmiştir. Güney Afrika’da bugün de "apartheid" denilen ayırım hareketi geçerlidir. Bu ırkçı yönetim, çoğunlukta olan zencilerle, azınlıkta olan beyazların "ayrı" olarak gelişmelerini öngörmektedir.

      YORUMLAR

      Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.