Irak Nedir
Irak Güneybatı Asya’da devlet. Yüzölçümü 438.446 km2. Nüfusu 12.770.000,Irak başkenti Bağdat.Irak Mezopotamya, başka bir deyişle Fırat ve Dicle ırmaklarının birbirine yaklaştığı yerden birleşip denize döküldüğü yere kadar ki alüvyonlu topraklar üzerindedir, iki ırmak birleştikten sonra Şattülarap adını alır ve geniş bir delta yaparak Iran Körfezi’ne dökülür.
Bu geniş ovanın doğusunda Zagros Dağları, Batısında Suriye Çölü’-nün doğu bölümü yer alır. Zagros eteklerinifl dışında ülkenin hemen hemen tamamı kuraktır, (yıllık yağış ortalaması 97 mm), iklim genel olarak sıcaktır (kışın ortalama 10°C, yazın ortalama 35°C). Irak’ın nüfus yoğunluğu yüzölçümüne oranla azdır (km2, başına 29 kişi). Halkın yüzde 75’i Arap, yüzde 20’si Kürt, yüzde 5’i Türk ve iranlı’dır.
Kürtler Kuzey Irak’ta yaşar. Halkın çoğunluğu Fırat ve Dicle ırmakları boyunca bulunan kentlerde toplanmıştır (yüzde 65 i Tarım alanları da bu iki irmak yöresidir. Bu rmaklar üzerinde yapılmış olan bentler ve barajlar, sulama yoluyla ekilebilir alanların artmasını sağlamıştır. Bu alanlarda tahıl (buğday, arpa, pirinç) hurma ve pamuk yetiştirilir. Şattülarap Bölge-si’nde 150 km. uzunluğunda, 2-3 km. genişliğinde bir alan hurmalıklarla doludur. Otuz milyonu bulan hurma ağacıyla Irak, dünyanın en büyük hurma üreticisi ve dışsatımcısıdır.
Kuzey kesimde tütün de yetiştirilir. Ancak ülkenin ekonomik zenginliğinin kaynağını petrol oluşturur (yılda 110 milyon ton). Üretilen petrol, boru hatlarıyla Akdeniz kıyılarındaki limanlara iletilir. Boru hatlarından biri (Kerkük-Adana boru hattı) Türkiye’den geçer ve iskenderun Körfezinde Yumurtalık iskelesine ulaşır. Doğal gaz üretimi de önemli bir yer tutar. Irak petrolden elde ettiği gelirin büyük bir bölümünü endüstri yatırımlarında kullanmaktadır. Dışalım ve dışsatımın % 90’ı Iran Körfezi’ndeki Basra Li-manı’ndan yapılır.
Petrolden elde edilen gelir halkın yaşam düzeyini önemli ölçüde yükseltmiştir. ülkede Türk firmalarının da görev aldığı önemli bayındırlık çalışmalarına girişilmiştir. 1980’de patlayan Irak-Iran savaşma karşın gelişme hızla sürdürülmektedir. Eski Sümer, Akad, Asur ve Babil uygarlıklarının beşiği olan Irak toprakları I.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender’in eline geçmiş daha sonraları uzun süre Iran Devleti’nin elinde kalmış, I.S. 7. yüzyılda Arap-islam imparatorluğumun önemli bir bölgesini oluşturmuş, Abbasiler döneminde islam uygarlığının merkezi durumuna gelmiştir.
11. yüzyılın başlangıcıyla yeniden birçok istilaya sahne olan Irak (Selçuklular, ilhanlılar (Moğol), Celayirliler, Timur, Karakoyunlular, Akko-yunlular, (Safeviler) 1534’te Bağdat’ın fethiyle Osmanlı imparatorluğuna katılmıştır. 1918’e kadar dört yüzyıldan fazla türk egemenliğinde kalan ülke 1. dünya Savaşı’ndan sonra ingiliz mandası altına girmiş ve 1932’de krallık olarak ingiltere’nin himayesinde yarı bağımsız bir statü kazanmıştır.
1958’de kanlı bir darbe ile krallık devrilmiş Kral 2. Faysal öldürülerek Ha-şimi iktidarına son verilip cumhuriyet ilan edilmiştir. Devrimi yapan general Abdülkerim Kasım (1958-1963) rejimini, başka askeri iktidarlar izlemiş: Abdüs-selam Arif 1963-1966, Abdürrah-man Arif 1966-1968, Ahmet Hasan el Bekr 1968-1979). politik ve ekonomik ilişkilerde ingiliz etkinliğinin yerini 1958’den sonra Sovyetler Birliği ve Fransa almıştır.Ülke Baas Partisinin yönetiminde sosyalist düzene girmeye yönelmiştir: Tarım reformu (1958), Iraq Petroleum Company’nin devletleştirilmesi (1961-1972), bankaların denetimi ve devlet eliyle sanayiin kurulması.
1961-1966 ve 1969-1975 yıllarında iki kez büyük boyutlara ulaşan Kürt ayaklanması ve bağımsızlık direnişi Irak devletini çok uğraştırmış. 1975’te Iran Şahı ile varılan anlaşma sonucu Kürtlere yapılan Iran yardımı kesilince ayaklanma bastırılmıştır.
1979’da Saddam Hüseyin bütün yetkileri elinde toplayarak iktidara geçti. Necef ve Kerbela’da mezhep anlaşmazlıkları yüzünden meydana gelen şiddet olaylarının ardından, 1980’de İran’a karşı ani bir saldırı başlattı. Fransa ve SSCB’den İslah aldı. Suudi Arabistan ve 1981’de Körfez işbirliği Konseyi’ni kuran Basra Körfezi Arap ülkeleriyle ittifakı kısa sürdü, iran’ın karşı saldırısı üzerine 1982’de ateşkes öneren Irak’ın teklifi, Iranlılarca
reddedildi. 1984’te "kentler sa-vaşı’na girişen Iran ve Irak, Basra Körfezi’ndeki petrol alanlarına da saldırılar düzenlediler. 1988’de ateşkes imzalayan taraflar Cenevre’de barış görüşmelerine oturdular. Irak 1990 yazında komşusu Kuveyt Emir-liği’ni işgal ve Kuveyt’i, Irak’ın bir vilayeti ilan etti. işgali kabul etmeyen batılı ülkeler, Arap ülkeleri ve komşu ülkeler, BM kararına uygun olarak Kuveyt’i terk etmesi için Irak’a ekonomik ambargo uyguladılar.
Başta ABD olmak üzere Nato ülkeleri ve bir kısım Arap ülkeleri Irak’a karşı Suudi Arabistan’da askeri yığınak yaptılar ve Iran körfezine deniz kuvvetleri topladılar. Irak ise bütün bu baskılara karşı Kuveyt’i terk etmeyeceğini ilan ederek dünyaya meydan okudu. Ancak bu arada iran’la esir değiş tokuşu yaptığı gibi elinde kalan Iran topraklarını da geri verip uzlaşma yoluna gitti. ABD ve batılılar SSCB’yi de yanlarına alarak ambargo etkili olmadığı takdirde Irak’ın Kuveyt’ten silah zoruyla çıkarılması gerektiğini ısrarla belirttiler.
Irak 15 Ocak 1991’e kadar tanınan süre içinde çekilmediğinden BM’den silahlı müdahele yetkisi alan ABD ve müttefikleri (ingiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Mısır, Suriye, vb.) 17 Ocak 1991’de Irak’a savaş açtılar ve hava saldırılarına giriştiler. Türkiye savaşa doğrudan katılmadı. BM’in destekleme çağrısına uygun olarak güneydo-ğu’daki Nato üslerinin hava saldırılarında kullanılmasına izin verdi.