III.Ahmet Nedir
III.Ahmet yirmi üçüncü Osmanlı padişahıdır (1673 – 1736). IV. Mehmet’ in oğludur. Babası hükümdarlıktan indirildiği zaman on dört yaşında idi. Amcaları ile kardeşi II. Mustafa’nın padişahlığı zamanında on altı yıl kadar sarayda kafes arkasında yaşadı. II. Mustafa’nın Edirne’de bir ayaklanma sonucunda hükümdarlıktan indirilmesi üzerine padişah oldu (1703).
III. Ahmet, ilk günlerde ayaklananların her istediklerini yerine getirmek zorunda kaldı. İstanbul’a dönünce tutumunu değiştirdi. Zorbaların elebaşılarını birer bahane ile öldürttü veya işbaşından uzaklaştırdı. Her yanda durum normale döndü.
III. Ahmet, Osmanlı devletini güçlendirecek yetenekte bir hükümdar değildi. Yakınlarının etkisiyle yedi yılda yedi büyükvezir değiştirdi. Devlet işleri bir türlü yoluna konamadı. Avrupa devletleri arasında çıkan anlaşmazlıklardan yararlanılamadı. Bu sırada, İsveç’le Rusya savaşmakta idi. Avusturya da İspanya Veraset savaşları ile uğraşıyordu.
III. Ahmet, Avrupa devletleri arasındaki anlaşmazlıklarda tarafsız kalmak istiyordu. Fakat bu politikasını sürdüremedi. Rusya, çar I. Petro’ nun yönetiminde güçlü bir devlet durumuna gelmişti. I. Petro’ya yenilen İsveç kralı Demirbaş Şarl (Kari XII), yaralı olarak Osmanlı devletine sığındı. Onu kovalayan Rus askerleri, Türk topraklarına girdiler; her yanı yıkıp yaktılar, Bu yüzden iki devletin arası açıldı, Öte yandan, Kırım hanının, I. Pet-ro’nun sınırlarda düşmanca davranışlarda bulunduğunu bildirmesi, Fransız elçisinin kışkırtması ve başka nedenlerle Rusya’ya savaş açıldı (1711). Büyükvezir Baltacı Mehmet Paşa, ordu ile sefere çıktı. Tuna’yı geçti. Rus ordusunu, Prut ırmağı ile bataklıklar arasında kuşatmayı başardı ve bu orduyu teslim olmak zorunda bıraktı.
Kurtulma umudunu yitiren I. Petro, sinir bunalımları geçirmeye başladı. Bu sırada çariçe I. Katerina, Türklerle barış yapılmasını ileri sürdü. Buna uyularak birçok armağan İle birlikte Türk komutanına barış için mektup gönderildi. Baltacı Mehmet Paşa, Rusların bu güç durumundan yeteri kadar yararlanamadı. Yeniçerilerin iki saldırısında başarı sağlanamayınca, yeni bir saldırı için askere güvenemediğinden Prut savaşma son verip Rusların barış önerisini kabul etti. Ruslarla Prut antlaşması (Bak.) yapıldı.
Bu antlaşma ile Azak kalesi bütün savaş gereçleri ile Osmanlılara geri verilecek, smırda son zamanlarda yapılan kaleler yıkılacaktı. Rusya, Lehistan’ın ve Kırım hanlığının içişlerine karışmayacak, İstanbul’da sürekli bir elçi bulunduramayacaktı. İsveç kralı Demirbaş Şarl’m ülkesine dönmesine engel olmayacaktı. I. Petro ve ordusu serbest bırakılacaktı. Böylece, Ruslar uygun koşullarla çok güç durumdan kurtulmuş oldular, Prut barışı, tarihlerde türlü türlü yorumlanmıştır. Her halde Ruslara daha ağır koşulları olan bir antlaşma imza ettirilebilirdi. Bu antlaşmanın uygulanması ancak 1713’te imzalanan Edirne antlaşmasıyla sağlanabildi. Azak, Osmanlı sınırları içine girdi. İsveç kralı da ül-hesine döndü.
Osmanlılar Karlofça antlaşmasıyla Venediklilere bıraktıkları Mora’yı ve Dal-maçya kıyılarını, Azak gibi geri almak istiyorlardı. Venediklilerin, Osmanlılara karşı düşmanca davranışları sürüyordu. Kendilerine sığınan Karadağlıları koruyorlar, Akdeniz’de korsanlıkla Türk gemilerine saldırıyorlardı. Mora’ nın Ortodoks halkı da Katolik Venediklilerin baskısından yakınıyordu. Bu nedenlerle 1715 yılında Venediklilere savaş açıldı. Büyükvezir Damat Ali Paşa komutasındaki Türk ordusu kısa sürede Mora’yı ele geçirdi. Donanma da bazı adalarla Girit’te Venediklilerin elinde bulunan limanları aldı. III. Ahmet, bu zaferden çok memnun oldu. Orduya şu yazıyı gönderdi: «Berhudar olasınız; yüzünüz ak, kılıcınız düşman yüzünde keskin ve berrak olup nimet-i celi-lem cümlenize helâl olsun.
Bundan sonra, Venediklilerin deniz üssü olan Korfu adası kuşatıldı. Bu devletin kıyılarına saldırıda bulunuldu. Avusturya, sıranın kendine geleceğinden kuşkuya düştü. Venediklilere ansızın saldırmanın Karlofça antlaşmasına aykırı olduğunu ileri sürerek bu devletten alınan yerlerin geri verilmesini istedi. Bunun üzerine Avusturya’ ya savaş açıldı (1716). Büyükvezir Damat Ali Paşa, Avusturya seferine çıktı. Belgrad’da Sava ırmağı geçildi. Peter-varadinde’ (Peterwardein), Avusturya ordusu ile büyük bir savaşa girişildi.
Askerin cesaretini artırmak için ileri atılan Ali Paşa, alnından vurularak şehit düştü. Komutansız kalan ordu bozularak Belgrad’a çekildi. Avusturyalılar, bu durumdan yararlanarak Temeşvar kalesini, bütün Banat eyaletini ve Bel-grad’ı aldılar (1717). Bu sırada büyükve-zirliğe atanan Nevşehirli İbrahim Paşa, Avusturya ve Venedik ile Pasarofça antlaşmasını (Bak.) yaptı (1718). Bu antlaşma ile, Banat eyaleti, Eflak’ın batısı, Beigrad şehri, Sırbistan’ın ve Bosna’nın kuzey tarafları Avusturya’ya verildi. Mora Osmanlılarda kaldı; Arnavutluk ve Hersek kıyılarındaki bazı kaleler ve birkaç ufak ada Venediklilere bırakıldı.
III. Ahmet’in Pasarofça anlaşmasından sonraki on iki yıllık hükümdarlığı, damadı Nevşehirli ibrahim Paşanın büyükvezirliğinde ikinci bir döneme girmiş oldu. Lâle devri denilen bu zamanda, savaştan kaçınılarak yeni yaptırılan köşklerde ve saraylarda şairler ve bilginlerle zevkli bir hayat geçirilmesine çalışıldı,
III. Ahmet, Lale devrinde İran’a savaş açmak zorunda kaldı. Iran iç karışıklıklar içinde bulunuyordu. Kafkas-ya’daki Sünniler, padişahtan yardım istemişlerdi. Rus çarı I. Petro, Derbend aşarak İran’a girmişti, iran’ın Rusları: eline geçmesine engel olmak ve Avusturya’ya karşı uğranılan başarısızla gidermek için savaşa karar verild. (1722). Osmanlılar, İran’ın batı ve kuzey taraflarında bazı yerleri ellerin geçirdiler. İran’da Rus ve Osmanlı orduları karışlaşmak üzere idi. Frans . nın araya girmesiyle İstanbul antlaş ması yapıldı (1724). Bu antlaşmaya go re, İran’ın batı ve kuzey bölgeleri, Türk lerle Ruslar arasında paylaşılıyordu. F -. kat bu antlaşma yürütülemedi. İran!, larla savaşlar uzun sürdü.
Lâle devrinde, Osmanlı devlet adam larında bir görüş değişikliği oldu. Vaat edilen ahret hayatı kadar dtiny zevklerine de değer verilmeye başlandı. Devrin ünlü şairi Nedim, bu yen hayat anlayışını, «Gülelim, oynayalım kâm alalım dünyadan» mısraı il açıklamış oldu. Bu zamanda sanat ve edebiyatın gelişmesine de önem verildi. Matbaa kuruldu (1727). Kâğıt ya-pnn yeri ve kumaş fabrikaları açıldi Çiçek aşısı uygulandı. Bir itfaiye bölüğü kuruldu. Daha başka yenilikle de yapıldı.
Lâle devri, uzun sürmedi. Savaşla: dolayısıyla vergiler artırılmıştı. İstan bul’da işsiz kalanlar çoğalmıştı. Devle: büyüklerinin ve onlara yakın olanlarır aşırı harcamalarda bulunmaları yok sul halk arasında hoşnutsuzluk yarattı. Nevşehirli İbrahim Paşanın on ik. yıi büyükvezirlikte kalması ve yakın larını yüksek memurluklara getirme si iyi karşılanmadı; onun dürüst i görmediği de söyleniyordu. Öte yandar.
Tebriz’i alan İranlılara karşı yapılması kararlaştırılan seferi de geciktiriyordu. Bütün bunlar, İstanbul’da bir ayak lanma çıkmasına neden oldu. Beyazi: hamamında tellak olan Patrona Hali!, başına topladığı zorbalarla İstanbul’d bir ayaklanma çıkardı. Yeniçeriler, ulemadan bazıları ve halk da bunları destekledi. Zorbalar, ibrahim Paşayı vt damatlarını öldürttüler. III. Ahmet’i de padişahlıktan ayırarak yerine I. Mahmut’u geçirdiler (1730).
III. Ahmet, bir süre sarayda kapalı bir hayat yaşadıktan sonra 1736 yılında altmış üç yaşında iken öldü. Yenicaıni Türbesine gömüldü. Yirmi yedi yıl padişahlık yapan III. Ahmet, oldukça yakışıklı idi. Paraya karşı büyük bir düşkünlüğü vardı. Kadınlar arasında yaşamaktan hoşlanırdı. Savaşı sevmezdi. Zamanında yıllarca süren savaşlardan hiç birine katılmadı. Otuz bir çocuğu olmuştur. Şair, yazar ve hattattı. Aya-sofya karşısında, kendi adını taşıyan ve tarihini yazdığı çeşme, bu devirden ka-lEH eserlerin en ünlüsüdür.