Hümanistler Nedir

Hümanistler Hümanizmanın öncüleri sayılan Petrarca ve Boc-caccio antik çağ kültürünün yapıtlarını topladılar. Petrarca, ortaçağ düşüncesi ve yazınını yadsıyıp, antik çağ kültüründe düşün ve ahlak zenginliğine, erdemli olmayı yaşamakla eş tutan mutluluk düşüncesine yöneldi; Platon ve Homeros’un yapıtlarını okuyabilmek için Yunanca öğrendi.
Boccaccio, öykülerinde açıkça Hıristiyan ahlakının ve dogmalarının eleştirisini yaptı. Macchiavelli, yapıtlarında kilise iktidarına karşı devlet iktidarını savundu. Montaigne, denemelerinde yeni insanın niteliklerini ortaya koydu. Hollandalı Eras-mus, Isa ve Sokrates’in düşüncelerinin bileşimini gerçekleştirmek için çalıştı. Thomas Mo-rus, Utopia adlı ünlü yapıtında yeni bir yaşam ve yönetim biçimi özlemini dile getirdi.
Hümanizma hareketinin düşünceleri özellikle, dinsel yapıda reform isteyen, ama yine de Hıristiyan düşünce geleneği dışına çıkılmaması gerekliliğini savunan Luther ve Calvin tarafından eleştirildi. Luther ve Calvin’e göre, hümanizma Tanrıtanımaz bir öğretiydi. Dinsel açıdan eleştirilen hümanizma hareketi insanlığın ve bilimin gelişmesinde yeni ufuklar açmıştır. Akılcı bir felsefe ve laik ahlak anlayışının gelişmesine hümanizma düşüncesinin katkıları büyüktür. Hümanizma, altın çağını yaşadıktan sonra hızını yitirmiştir.
Din savaşları bu akımı büyük ölçüde baltalamıştır, öte yandan ulusçuluk akımlarının gündeme gelmesi, ulusal dillerle yazılmaya çalışılması eski şiirleri taklit etmeye dayanan, Latince ve Yunanca’nın egemen olduğu hümanizma kültürünün etkisini de azaltmıştır. Ayrıca bilim alanındaki gelişmeler de eski Yunan ve Latin bilimsel düşüncesine olan ilgiyi sarsmıştır.
Eleştiri düşüncesi: Günümüz bilginleri, hümanizma akımının özelliklerini oluşturan niteliklerin daha önceki yüzyıllarda da bulunduğunu göstermektedir. Ancak akımın kendinden önceki yüzyıldan kopup ayrılma eğiliminde olduğu da gerçektir. Ortaçağı hor görme, yenilenme isteği, öncekilerden ayrı olmanın bilincine varma hümanizmanın önemli özelliklerindendir.
Ancak hümanizma düşüncesi, XIII. yüzyıl düşüncesinden nitelik ve bilgi türüyle çok da ayrı değildir. Ayrılan noktalar, yenilerin geleneksel kurumları eleştirmekten çekinmemeleri, bunları ussal bir çözümlemeden geçirmeleridir. Bu açıdan bakınca hümanizma düşüncesi her şeyden önce bir eleştiri düşüncesidir.
Eleştiri düşüncesi insanda ötedenberi varolan değerlerin, yeniden belirtilmesinde, belli bir düzeye oturtulmasında, insanın kendini çevreleyen dış dünyayı anlama ve değiştirme olan aklar ınm ortaya çıkarılmasında birinci güç olmuştur. Eleştiri düşüncesi artık değişmeyecek sanılanları, tekrar tartışma konusu yapmıştır. Yalnızca bu niteliği yüzünden bile hümanizma, çağımızın akılcı ve bilimsel gelişiminin temellerinden biridir.