Havanın Bileşenleri Nedir
Havanın bileşimi: Havayı Dünya’yı örten bir örtüye benzetmek yanlış olmaz. Hava tüm canlı varlıklar için (insanlar, hayvanlar ve bitkiler) vazgeçilmez bir öğedir. Yukarı doğru yükseldikçe havanın basıncı ve yoğunluğu azalır. Bileşimi de değişir. Çok yükseklerde canlı varlıkların sayısı azalır. Bu yüzden çok yüksek dağ tepelerinde ağaç yetişmez.
Yine bu nedenle kuşlar da büyük yükseltilere çıkamazlar. Eskiden havanın (su, toprak ve ateşle birlikte) doğanın dört temel öğesinden biri olduğu sanılırdı. Sonra onyedinci yüzyılda bilim adamları havanın tüm yanma süreçlerine katıldığını farkettiler. Nitekim kapalı bir ortamda bir alev, hızla tüm oksijeni tüketir ve söner. Fakit oksijen ve azotun havanın iki temel bileşeni olduğunu bulmak için aradan yaklaşık olarak yüz yıl daha geçmesi gerekti.
Havanın iki temel bileşenini bulan Lavoisier adlı Fransız kimyacıdır. Zamanının en büyük bilim adamlarından biri olan Lavoisier, hukuk okuduktan sonra kimyaya merak sarmıştı. Havadaki oksijen, solunum ve yaşam için vazgeçilmezdir. Hava vücutta yanarak enerji üretir. Azot ise protein oluşumunun temel maddesini meydana getirdiğinden en az oksijen kadar önemlidir.
Atmosferin alt katmanları % 80 oranında oksijen içerirler. Bunlar bugünkü değerlerdir. Bir zamanlar daha yüksek olan oksijen oranı, çok sayıda büyük ormanın ortadan kalmasıyla azalmıştır. Bereket bu süreç çok yavaş oluşmuş ve canlı organizmalar uyum gösterecek zamanı bulmuşlardır.
Hava azot ve oksijenden başka çok az miktarda (% l’den daha az oranda) başka gazlar da içerir. Bunların başlıcaları hidrojen, karbondioksit, su buharı ve asal gazlardır. Soygazlara (asal gazlar) nadir gazlar demek daha doğrudur; çünkü tek başlarına bulunurlar ve başka elementlerle tepkimeye girmeleri çok zordur. Soygazların en önemlileri helyum ve argondur. Helyum çok hafiftir.
Havada çok az bulunur. Bunun nedeni çok hafif olduğundan atmosferin çok yüksek katmanlarına kaçmasıdır. Helyum hava balonlarının ve uçak lastiklerinin doldurulmasında kullanılır. Helyumun bir özelliği de yanmamasıdır. Argon gazı bazı özel kaynak işlerinde ya da kolayca ısınmadığından azotla birlikte elektrik ampullerinin doldurulmasında kullanılır. Karbondioksit de havada az miktarda bulunur (yaklaşık olarak % 0,03). Fakat karbondioksidin işlevi bitkilerin solunumu için çok önemlidir.
Havada bulunan bir başka gaz ozondur. Ozon molekülü üç oksijen atomundan oluşmuştur. Güçlü elektriksel boşalımlar sırasında, örneğin fırtınalı ve şimşekli havalarda ve kaynak yapılırken oluşur. Fakat atmosferin 25 kilometre yukarısında oluşan ozon çok önemlidir. Çünkü ozon Güneş’ten gelen ve insanlara zararlı olabilecek morötesi ışınları tutar. Havanın ağırlığ: Havadaki bileşenler aralarında tepkimeye girmezler. Gerçekten de havayı meydana getiren bileşenler arasında kimyasal bileşmeler olmaz. Hava bir karışımdır ve aynı bir enlemde, yükselti değişmedikçe bu bileşenlerin oranı değişmez.
Hava hafif gazlar açısından çok zengin olduğu halde, yerçekiminin etkisiyle çok ağırdır, insan havanın ağırlığını hissetmez. Oysa, sanki herkes sırtında on metre uzunluğunda bir su sütununun ağırlığına eşit ağırlıkta bir hava miktarı taşımaktadır. Bu ağırlığı insanın hissetmemesinin nedeni, havanın insanlar üzerinde yaptığı basıncın vücudun iç kısmındaki basınçla dengelenmesidir. Çok dar sınırlar içinde değişen hava basıncı, barometreyle, milimetre cıva olarak ya da milibar cinsinden ölçülür.
Havanın bir başka özelliği de çok düşük sıcaklıklarda sıvılaş-masıdır. Sıvı hava saydam ve mavimsidir. Sıvı hava laboratu-varda çok düşük sıcaklıklar elde etmek için kullanılır. Fakat özellikle, endüstride havadaki çeşitli gazları ayırmak ve sonradan bunları çeşitli yeyrlerde kullanmak için üretilir. Özellikle otomobillerle dolu kentlerde ve endüstri bölgelerinde solunan hava, insana zarar veren zehirli maddelerle kirlenir.