Faşizm Nedir
Faşizm 1922 yılında italya’da Mussolini tarafından kurulan ve ikinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar ayakta kalan, meslek kuruluşlarına dayalı, devlet sınırlarını genişletme isteği güden, yetkinin tek elde toplandığı devlet yönetimidir. Faşist öğreti çarpıtılmış bir ulusçuluğa dayanır, demokrasiyle bireyin temel hak ve özgürlüklerini hiçe sayan bir baskı düzeninin kurulmasını amaçlar.
Faşizm olarak bilinen siyasal hareketin adı, hareketin önderi Benito Mussolini tarafından 1919 yılında, eski Roma’da devletin gücünü ve adaletini simgeleyen asadan esinlenerek konulmuştur. Gerçekten de, Roma’da yüksek görevlileri koruyanlar, omuzlarında bir asa taşırlardı. Romalılar döneminde kayın ve karaağaçtan yapılan bu asalar demetine "fascio" denilirdi. Demet, ilk kez Etrükskler zamanında kullanılmış ve büyük bir olasılıkla Roma’ya Etrüsk hükümdarlarının yönetiminde olduğu dönemlerde girmiş, daha sonraları güç simgesi olarak kalmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sonrasının derin toplumsal çalkantıları ve parti çekişmeleri arasında, Mussolini eski Romalılardan kalma sözcüğe tekrar güncellik kazandırdı. 23 Mart 1919 yılında, Milano kentinde "italyan Savaş Birliklerini" kuran Mussolini yoğun bir örgütlenme çabasına girişti. Hareket "sınıf savaşımının aşılmasını, zaferin değerlendirilmesini ve ülkenin yeniden yaratılmasını" öneriyordu. Aslında bu öneriler faşizmin, demokrasinin her türlü biçimini reddeden gerçek yüzünü örtmeye yarıyordu. Bu yönlendirme faşistlere, sol partilerin gelişmelerinden ürken tutucuların desteğini sağladı.
Savaş sonrasında italya’da yaşanan ekonomik bunalım büyük toplumsal sorunların doğmasına neden olmuştu, işsizliğin artması, büyük bir yoksulluğun ortaya çıkması toplumsal çelişkileri arttırmıştı. Bu durum sosyalist hareketin hızla yayılarak gelişmesine yol açtı. Sosyalizme karşı kurtarıcı rolünü üstlenen faşist hareket hızla yayıldı. 7 Kasım 1921’de Roma’da yapılan kongrede hareket. Nasyonal Faşist Parti adını aldı.
Eylemlerin artmasıyla devletin kendilerini koruyamadığını görerek kaygıya düşen sanayiciler, bankacılar ve toprak sahipleri ülkeyi bu tür eylemlerden kurtarmayı vaat eden Faşist Parti’yi desteklemeye başladılar. 24 Ekim 1922’de Mussolini Napoli’de Roma üzerine yürünül-mesini emretti Sayıları 40 bini bulan kara gömlekli Roma üzerine yürüdü. Sıkıyönetim isteği kral tarafından kabul edilmeyen Başbakan Facta istifa etti. Faşistler kısa sürede demiryollarını, posta idarelerini ve önemli kilit noktaları ele geçirdiler. Kral başbakanlığa Mus-solini’yi getirdi.
Faşistlerin iktidara gelmesinin başlangıcında, demokratik devletin geleneksel çizgileri korundu, ilk Mussolini kabinesinde faşist üyeler azınlıktaydılar. Ancak kısa bir süre sonra faşistler devletin kilit noktalarına sızdılar. Yeni bir seçim sistemi ve eylem gruplarının uyguladığı şiddet yoluyla 1924 yılı seçimlerinde 535 milletvekilliğinin 406’sını kazanarak parlamentoda çoğunluğu sağladılar.
Sosyalist milletvekili Matteotti, 10 Haziran 1924’de faşistler tarafından öldürülünce muhalefet parlamentoyu terketti. Bunun üzerine Mussolini faşist olmayan parti ve sendikaları yasakladı. 1926 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle Mussolini yürütme gücünü tek başına eline aldı. 1928 yılı seçimleri, seçmenlerin tek bir listeyi onayladıkları göstermelik bir niteliğe büründü.
Devletin tek partisi olduktan sonra, faşizm italya’da ikinci Dünya Savaşı’mn sonuna kadar egemen oldu. Bu süre boyunca ülke içinde anti-demokratik, ülke dışında ise sömürgeci bir siyaset izleyerek 1935-1936 Afrika seferini ve buna bağlı olarak Etiyopya’da italyan "Impa-ratorluğu"nu kurma girişiminde bulundu. Bu arada Avrupa’da da faşizmden esinlenen çeşitli hareketler doğuyordu.
Bunların arasında en güçlüsü 1933 yılında, italyan faşistlerininkine benzer yollarla yönetimi ile geçiren Avusturya kökenli Adolf Hit-ler’in Almanya’da kurduğu "nasyonal sosyalizm" ya da "nazizm" diye adlandırılan hareketti. Nazizm tarafından uygulanan diktatörlük faşizmin ilkelerini benimsemekle birlikte, daha acımasız olması ve Yahudi soykı-rımıyla italyan faşizminden ayrılır. italyan faşizmi de Hitler Almanyası ile bağlaşıklık anlaşması imzalandıktan sonra daha sert bir nitelik kazanmıştır.
Faşizm, gerçekte Mussolini’nin de 1919’da "öğretimiz eylemdir" diyerek açıkça ifade ettiği gibi, bir öğreti olmakan çok pratik bir siyasal harekettir. Faşizme görey birey bir hiçtir, önemli olan ulus ve en büyük erk sayılan devlettir. Devlet amaç, bireylerse yalnızca araçtır. Faşizme göre "her şey devlet içinder; hiçbir şey devletin dışında değildir". Devlet toplumun yaşantısını yönetir.