Ekonomi Nedir
Ekonomi varlıkların üretilmesi, bölüşülmesi ve tüketilmesini yöneten yasaları inceleyen bilim dalıdır. Ekonomi sözcüğünün kökeni Yunancada, evin ya da gelirin düzenle yönetilmesi anlamına gelen bir deyimdir.
Çeşitli akımlar ekonomiyi, eldeki sınırlı sayıda aracın, belli bir ereğe varmak üzere, iyi kullanılışı ve usçul bir yolla dağı-tılışı olarak tanımlayan görüşte birleşmektedirler. Söz konusu etkinlik parayla ilgili olsa da olmasa da, ana ekonomik ilke, ereğe en az sayıdaki araç kullanarak varmaktır. Bu tanımlamalardan sonra, bir aile model olarak alınırsa, öncelikle bu ailenin bireylerinin besin maddeleri, giysi gibi kimi "mallarla" doyurulacak çok sayıda ve çok çeşitli "gereksinmeleri" olduğu görülür. Bu malları elde edebilmek için aile, alıcı güçle satıcı gücün karşılaşma noktası olan "pazar"a (dükkan ya da büyük mağaza) yönelecektir. Pazarda, aile kimi malların "istem"ini (talep) satıcı da "sunu"yu (arz) simgelerler.
Gerek aile, gerek satıcı bu malları yalnız belirli bir "fiyat"tan satmaya ya da satm almaya hazırdırlar. Malların nitelik ve fiyatlarının, örneğin resmi makamlar tarafından belirlenmediği serbest bir pazarda, istemle sununun kesişmesi ve uyuşması durumunda malın fiyatı oluşur. Eğer istem fazla, sunu yetersizse malın fiyatı yüksek olur ve yükselmeyi sürdürür.
Tersine istemin yetersiz, sununun fazla olduğu durumlarda fiyat düşük olur ve düşmeye devam eder. Bir pazarda çok bulunan bir mal, başka bir pazarda az bulunabilir ya da bulunmayabilir. Bu durumda fiyatların büyük olduğu birinci pazardan, fiyatların yüksek olduğu ikinci pazara doğru bir mal akımı olur. Örneğin Türkiye’de su çok miktarda ve kolayca bulunabilir bir "mal"dır. Oysa bir çöl ülkesi olan Suud Arabistan’da su yok denecek kadar azdır Bu nedenle su, bir "mal" olarak düşünüldüğünde Türkiye’den Suudi Arabistan’a akabilecektir.
Tarihin her döneminde yaşayan tcariVsnl koşuHmnaj ve gercksır.:rıeie;i[ie göre kaynaklarını kullanarak ekonomilerini değişik biçimlerde örgütlemeye çalışmışlardır, örneğin Sina’da yaşayan göçer çobanların varlığını, hayvanlarının sayısı; Nil vadisindeki çiftçilerin varlığını, toprak ürünlerinin miktarı; Fenikelilein varlığınıysa ticaret gelirleri belirlemiştir, istem ve sununun dünya pazarlarında oluştuğu günümüz ekonomilerinde, ulaşım kolaylıkları ve* uluslararası ödeme araçları, örneğin kalayın Londra’da, kullanımının italya’da yapılabilmesini olar nakli kılmaktadır.
Gelir, tüketim, tasarruf: Bir ülke ekonomisinde yaşamsal önemi olan kimi kavramlar, kimi "ekonomik büyüklükler" aile modelindeki basitleştirilmiş biçimden yararlanarak açıklanabilir. Ailede babanın aylığı, çalışıyorlarsa anne ve çocukların aylıkları "gelir" olarak düşünülebilir. Kavram genişletildiğinde bir ülkedeki aile gelirlerinin tümü, diğer gelirlerle (örneğin işletmelerin kârları) birleştiğinde "ulusal gelir"i oluştururlar. Aile gelirinin mal alımına ayrılan harcanmış bölümüne "tüketim" denir.
Toplumun tümü ele alındığında da bu bölüme "ulusa) tüketim" adı verilir. Gelecekteki "harcamalar gözönü-ne alınarak harcanmayan aile ya da ulusal, gelir bölümü, ailenin ya da ulusun "tasarrufunu oluşturur. Gelirin, satın alımlarda ya da diğer ödemelerde harcanmayan bölümü (tasarruf), doğrudan tüketim sayılamayacak biçimde, tasarruf anında ya da daha sonra, yatırım harcamalarına dönüşebilir. örneğin bir ailenin tasarruf ettiği harcanmayan gelir bölümü, hisse senedi, altın, konut gibi uzun ömürlü mallara yatırılabilir.
Bu harcamaya "yatırım" adı verilir. Bir firmanın demirbaşlarını arttırmak ya da yeni tesisler kurmak amacıyla yaptığı harcamalar da birer yatırımdır. Bir yatırımın temel özelliği, gelecekte yarar sağlayacak alanlara önceden harcama yapmaktır. Altın ya da hisse senedi alımında gelecekte değerin artacağı, konut alımında gelecekte kiraya verilebileceği düşüncesi etken olabilir.
Uç etken: Serbest ekonomi sistemi içinde basitleştirilmiş bir şema, üretim sürecine katılanları işveren, işçi ve köylü olarak üçe ayırır, işveren, anamal ve üretim araçlarının iyeliğini elinde bulundurur. işçi, üretim araçlarını kullanır. Toprak sahibi, toprağın iyeliğini elinde bulundurur, toprağı işler (ya da işletir), ham ürün üretir. Bunların üretilen değerden aldıkları paylar sırayla "kâr", "ücret" ve "rant"tır.
Her ülke ekonomisi ülkenin toplumsal ve siyasal koşullarına göre, bütünüyle ya da bir bölümüyle devlet ya da özel kişiler tarafından yönetilir. Emek dışında, tüm üretim etkenleri devletin iyeliğinde olursa, ekonomi bir dizi programa dayanılarak yönetilir. Bu ekonomiye "planlı ekonomi" adı verilir. Sosyalist ülkelerin ekonomileri bu biçimde yönetilir.
Kararlar yönetimce alınır, örneğin, bir çelik fabrikasının yapımında kuruluş yeri, kullanılması gereken teknolojinin niteliksel ve niceliksel seçimi resmi makamlarca yapılır. Buna karşılık, girişimin karlılık temeline dayandığı, firmaların seçimlerini serbestçe yaptıkları ekonomilere "pazar ekonomisi" adı verilir.
Bu ekonomilerde bir firma sahibi çelik fabrikasını dilediği yerde ve biçimde kurabilir. Çünkü girişimcinin kararını, elde etmeyi düşündüğü kazanç belirler. Devlet özel girişimcilerin seçişlerine katılarak ya da onlara yol göstererek ekonomik gelişmeye yön vermeye çalışıyorsa, bu ekonomik düzene "karma ekonomi" adı verilir.
Toplumsal sorunların giderek artması ve karmaşıklaşması, son yıllarda devletin ekonomiye el atmasını sıklaştırmıştır. Günümüzde, pazar ekonomilerinde de "karma ekonomi"lere dönüşme eğilimi gözlemlenmektedir.
Fiyat oyunları: Ekonomide bir malın istemi ve sunusuyla bu malın fiyatı arasında sıkı bir ilişki vardır. Bu ilişki "fiyat esnekliği" kavramıyla açıklanır. Bir başka deyişle, istem ya da sununun fiyat esnekliği, fiyat değişmeleri karşısında istem ya da sununun gösterdiği duyarlılığı belirtir.
Bu olayın belirign örneği son yılların petrol bunalımında görülmüştür. Petrol fiyatlarının artması karşısında her tüketici ülke, kendi istemini kısarak dünyanın ekonomik gelişmesinde bir yavaşlamaya yol açmıştır, istem ve sunu esnekliğiyle ilgili daha basit ve somut bir benzetme yapılabilir. Eğer televizyon fiyatları belirli bir düzeyin üzerine çıkarsa, tüketici televizyonu daha uzun süre kullanmaya çalışacak, dolayısıyla istem azalacaktır. Ancak kimi malların istemleri hızla fiyat artışlarına karşın büyük değişimler göstermezler. Bu maların istemi, fiyat karşısında esnek değildir. Bu duruma temel gereksinim maddeleriyle lüks tüketim malları ömek oluştururlar Et, tuz, ekmek gibi vazgeçilmez temel maların fiyatı ne olursa olsun, insanlar bu malları almayı sürdüreceklerdir. Bunun gibi, değerli bir takı, bir yat ya da bir villa gibi lüks tüketim mallarında alıcılar fiyat artışı ne kadar yüksek olursa olsun bu malları satın almaya hazırdırlar. Çünkü bu alıcı kitlesinin satın alma gücü, fiyatın yüksekliğinden etkilenmeyeycek kadar güçlüdür.
Sonuç olarak ekonominin kendi temel yasalarına bağlı kalarJc daha birçok inceleme alanma
ayrılabileceğini belirtmek gerekir. Kâr, tasarruf, tüketim, yatırım, kamu harcaması, işsizlik gibi ekonomik büyüklüklerin ulusal düzeyde karşılıklı ilişkileri genel ekonomide, ülkelerin karşılıklı ekonomik ilişkileriyse uluslararası ekonomi alanlarında incelenir. Ekonominin bu iki alanında da istatistik, matematik, ekonometri, toplumbilim, kamu maliyesi ve pazarlama gibi diğer bilim ve disiplinden sağladıkları araçlardan yararlanılır.