Dinazorlar Nedir
Dinazor Sürüngenler sınıfının, soyu tükenmiş bir takımı, ikinci jeoloji çağında yaşamışlardır. 1882’den önceki yıllarda insanlar tarih öncesi devirlerde yaşamış olan korkunç görünüşlü dev yapılı dinozorların varlığından habersizdiler. O yıl, Sussex (ingiltere) kentinde bir yol yapımı için gerçekleştirilen kazım sırasında bir dinozorun fosili bulundu.
Daha sonraki yıllarda Dünyanın çeşitli bölgelerinde başka fosiller de gün ışığına çıkarıldı. Bunlar arasında uzun kemikler, omurgalar ve hatta hayvanın yumurtaları da vardı. Yapılan çalışma ve araştırmalar, bu hayvanların tarihin hangi çağında yaşadıklarını ve vücut yapılarını ortaya koydu. Bulunan parçalardan yola çıkılarak dinozorun iskeleti yeniden kuruldu.
Dinozor adı Yunanca denios (korkunç) ve sauros (kertenkele) sözcüklerinin birleştirilmesiyle türetilmiştir. Dinozorlar 120 milyon yıl varlıklarını sürdürdükten sonra, 190 milyon yıl önce yeryüzünden silinen bir sürüngen topluluğudurlar. Hayvan fosillerini inceleyen bilim adamlarına (paleontolog) göre çeşitli dinozor türleri yalnızca boy ve kilo bakımından değil, alışkanlıkları ve yaşam biçimleri bakımından da büyük farklılıklar gösteriyordu.
En büyük dinozorun ağırlığı 40 tonu, uzunluğu 25 metreyi bulabiliyordu. Ancak daha küçük örnekler de vardı. Kimi dinozorlar etçildi. Bunlar otçul dinozorlarla besleniyorlardı.
Etçil dinozorlar karalarda yaşarken, en iri grubu oluşturan otçul dinozorlar yaşamlarının büyük bir bölümünü sularda geçiliyorlardı. Archimedes yasasına göre, suyun, içindeki bir cismi, cismin hacminin ağırlığına eşit bir güçle yukarı doğru itmesi nedeniyle, bu hayvanlar su içindeki vücutlarının büyük ağırlığını daha kolay taşıyabiliyorlardı.
Dinozorların tümünün ortak özelliği ise beyinlerinin çok küçük olmasıdır. Bu da dinozorların fazla zeki olmadıklarını düşündürmektedir, örneğin 8 metre uzunluğunda ve birkaç ton ağırlığında olan Stegozorun beyni ancak 70 gram kadardı. 1882 yılında ingiliz paleonto-loğu H.G. Seeley, dinozorları leğen kemiklerinin oluşum biçimlerine göre iki gruba ayırdı, ilk gruba sorisk (sürüngen le-ğenli), ikinci gruba ornitisk (kuş leğenli) adını verdi, ilkin soriskler ortaya çıkmıştı.
Bunların büyük çoğunluğu etçil olup, çok gelişmiş arka ayakları üzerinde yürürlerdi, ön ayak-larıysa az gelişmişti. Hatta kimi kez nesneleri kavrayabilecek bir el biçimindeydi, ilk etçil soriskler genellikle küçüktü. Ama daha sonra ortaya çıkan otçul soriskler arasında daha iri olanları da vardı. Hemen hemen tümü dört ayaklı olan ornitisklerinse hepsi otçuldu. Fakat bunların da kendi aralarında büyük farklılıklar vardı.
Soriskler arasında en bilineni 8 ton ağırlığına ulaşabilen, kuy-ruğuyla birlikte uzunluğu 15 metreyi geçen korkunç görünüşlü etçil Tirannozor’dur. Yalnızca arka ayakları üzerinde yürüyen bu hayvan tırnaklarla donatılmış ön ayaklarını avlanma sırasında kullanırdı. Fakat en etkili ve korkunç silahları 15-20 santi metre uzunluğundaki sivri dişleriydi.
Bir diğer sorisk örneği de, burun kemikleri üzerinde kısa bir boynuzu bulunan etçil Seratozor’du. Mezozoik devirdeki en iri hayvanlar hep otçul ve dört ayaklıydı, örneğin 25 metreyi geçen uzunluktaki vücutlarına oranla çok küçük başlara sahip olan Diplodokus ve Brontozor bunlar arasında sayılabilir. Zayıf dişleriyle toprağı ve otları eşeleyerek beslenmeye çalışan bu hayvanlar, hareketlerinin yavaşlığı nedeniyle genellikle etçil dinozorlar tarafından parçalanırdı. Ornitisklere giren dinozorların çok daha fazla türü vardır, iki bacaklı bir otçul olan Trako-deni’in ayakları, yüzmesini sağlayacak şekilde perdeliydi.
Gaga biçimindeki ağzını kaplayan yüzlerce diş, ağaç köklerini ve bitkileri kolayca koparmasına yardımcı oluyordu. Bir başka otçul da dört ayaklı Stegozor’du. Sırtını kaplayan üçgen şeklindeki sırt plakaları ve kalın kuyruğunda bulunan dört büyük çıkıntı hayvanın etçillerden korunmasını sağlıyordu.
Vücudu zırhla kaplanmış gibi olan bir başka dinozor da An-kilozor’du. Herhangi bir tehlike durumunda toprağa sıkıca kapanan hayvanın zırhını delebile-cek pek az sayıda canlı vardı. Onritisklerin bir başka türü de ortalama 9 m. uzunluğundaki Iguanodont idi. iki ayağı üzerinde yürüyen bu hayvan geçtiği yerlerde kuş pençesi gibi izler bırakırdı. 5-8 metre uzunluğunda 3 boynuzla korunan büyük başlı Triseratop da tarih öncesi devirlerin en büyük canlıları arasında yer alır. Bu hayvan günümüzde yaşayan gergedanı andırıyordu.
Mağara insanlarının da canlı bir dinozor görmüş olmalarının olanaksız olduğu kesinlikle saptanmıştır. Çünkü ilk insanlara ait izler bundan dört milyon yıl öncesine dayanır. Bu dönemde dinozorlar çoktan ortadan kalkmıştı. Dinozorlar konusundaki bütün bilgiler topraktan çıkarılan fosillerin incelenmesiyle elde edilmiştir. Soylarının tükenmesine ilişkin görüşler ise bir takım varsıyımlara dayanır.
Bilim adamlarının büyük çoğunluğuna göre dinozorlar mezozoik devrin sonlarına doğru görülen büyük çevre ve doğa değişiklikleri nedeniyle ortadan kalkmışlardır. özellikle iç denizlerin kuruması bu dönemin en belirgin özelliğidir. Birçok su yatağı’ yok olurken dinozorların yaşadığı geniş sulak bölgeler de kurumuştur.
Bitki örtüsünün değişmesiyle mevsimler ortaya çıkmış, kışın yapraklarını döken ağaçlar yetişmeye başlamıştır. Dina-zorlar bu yeni koşullara ve soğuğa ayak uyduramamışlar, milyonlarca yıldır beslendikleri bitkilerin yerini alın yeni ağaçlan benimseyememişlerdir. Otçul dinozorların sayısının yavaş yavaş azalması bunlarla beslenen etçil dinozorların da azalmasına yol açmıştır.
Dinozorların sayılarının tükenmesi hemen hemen 20 milyon yılda gerçekleşmiştir. Kısa bir süre önce öne sürülen başka bir görüş ise dinozorların tükenişini başka bir şekilde ele almaktadır. Amerika’daki Harvard Üniversitesi profesörlerinden R.T. Bok-ker’e göre dinozorlar yok olmamışlardır. Çok farklı da olsa başka bir biçimde yaşamlarını sürdürmektedirler.
Büyük otçul dinozorların sularda yaşaması bana biraz saçma geldi
3-Ayrıca bitki örtüsü mevsimlerin bir sonucudur.bitki örtüsü mevsimleri etkilemez.mevsimler dünyadaki eksen eğikliği sonucu oluşur.
Bu yazıda bir takım bilgi yanlışları var: 1-brontozorların ağırlığı 40 tondan daha fazladır ve tahminen 70 tona kadar ulaşabilirler.ayrıca boyları 35 metreye ulaşabilir. 2-sauropodlar ve özellikle brontozorlar asla etçil dinozorlara kolaylıkla yem olmazlar.çünkü bir spinosourustan bile 10 kat daha büyüktürler ve oldukça kalın derileri vardır.bide uzun kuyruklarını savunma amacıyla kullanabilirler.ayrıca onların yavaş hareket ettiklerine dair kimse kesin bir şey söyleyemez.bu sadece bir olasılıktır.çünkü su aygırları,filler ve gergedanlar bile kendilerinden beklenmeyecek kadar çevik hareket edebiliyorlar.