Deniz Otobüsü Nedir

Deniz Otobüsü Gövdesi su üzerinde yükselerek yol alan deniz taşıtı. Deniz otobüsü durduğu ya da yavaş yol aldığı zaman, sıradan bir deniz taşıtından çok farklı bir görünüme sahip değildir. Fakat, hızlanmaya başlamasıyla beraber sanki uçacakmış gibi, gövdesinin hemen tümü sudan yükselir. Yalnızca dümeni, pervanesi ve kanatlarının bir kısmı suyun içinde kalır.
Deniz otobüsünün en büyük özelliği, omurgasından, burnundan ve kıçından çıkan ikişer kanada sahip olmasıdır. Deniz otobüsü bu kanatlar aracılığıyla, hızı arttıkça, suda yükselir. Bu olgu uçakların kanatlarını etkileyen aerodinamik yasalarına benzeyen hidrodinamik (hidro eski Yunancada su anlamına gelir) yasalarıyla açıklanır. Su, kanatların üst yüzeyinde, alt yüzeye oranla daha hızlı akar. Kanatların biçimi buna uygun yapıdadır. Suyun kanatların üst yüzeyinde daha hızlı akmasıyla, kanadın üst yüzeyindeki basınç azalır. Fakat alt yüzeydeki basınç azalmaz. Sonuç olarak kanat, alttan gelen bir itici gücün etkisinde kalır. Bu itici güç, yüzlerce ton ağırlığında bir gemiyi bile kaldırabilecek şiddet Hızla yol almakta olan bir deniz otobüsünü seyretmek, kuşkusuz zevkli bir olaydır.
Ne ki, deniz otobüsünün tasarlanmasmdaki asıl amaç, güçten tasarruf ederek sürati arttırmak olmuştur. Gerçekten de, deniz taşıtlarında motorların gücünün büyük bir kısmı, suyun direncini yenmek için kullanıldığından, olabildiğince suyun yüzeyinde yol almayı sağlayacak bir sistem oluşturmak gerekiyordu. Böyle bir sistem, büyük ve ağır bir deniz taşıtına, hafif ve hareketli bir tekne gibi hareket etme olanağı sağlayacaktı.
Deniz otobüsü kavramı bu, ilkeden kaynaklandı. Bu konuda ilk denemeyi, 1905 yılında, Milanolu Enrico Forlanini "idrotte-ro" adını verdiği bir deniz taşı-tıyla gerçekleştirdi. Aynı yıllarda ilk uçakların uçmaya başlaması ve aerodinamik konusunda incelemeler yapılması rastlantısal bir olgu değildir. Deniz taşıtlarından çok, hava taşıtları konusunda araştırmalar yapan Forlanini, bugünkü deniz otobüsünü gerçekleştiremedi a-ma, helikopterin bulucuları arasında yer aldı. Gerçek anlamda ilk deniz otobüsü, ilk denemelerden 50 yıl sonra, ikinci Dünya Savaşı’nm bitiminde yapıldı. Yeni buluş, özellikle orta büyüklükteki gemiler için uygun ve elverişliydi. Gerçekten de, deniz motorları daha hafif oldukları için kanatsız olarak da suyun yüzeyinde süratle hareket ederler. Transatlantikler, zırhlılar ve büyük gemiler ise bu sürate erişemeyecek kadar ağırdırlar. Kaldı ki açık denizlerde deniz çok dalgalı olduğu için, kanatların işlevi ortadan kalkar. Bu koşullarda, ancak özel olarak yapılmış deniz otobüsleri çalışabilirler.
Deniz dalgasız olduğu zaman, deniz otobüsü çok olumlu sonuç verir; deniz tutması sorunu büyük ölçüde ortadan kalkar. Bu açıdan kanal ve boğazlar ve kısa mesafeler için en uygun ulaşım aracıdır. Manş Denizi boyunca, saatte 90 km’lik bir hızla yol alan deniz otobüsleri, Fransa ve ingiltere arasındaki ulaşımı sağlarlar. Bugün dünyanın birçok bölgesinde yaygın bir biçimde deniz otobüsü kullanılmaktadır. Ancak kış aylarında genellikle seferlere ara verilmektedir. Ülkemizde de istanbul ve Bandırma arasında yaz aylarında deniz otobüsü seferleri düzenlenmektedir. Dünyanın en hızlı ve güçlü deniz otobüslerinden biri Kanada deniz kuvvetlerinde görev yapmaktadır. Bu deniz otobüsü saatte 100 kilometreden fazla sürat yapmaktadır. Ayrıca denizaltıla-ra karşı silahlarla donatılmıştır. Turistik amaçlar için de çok hızlı deniz otobüsleri yapımı tasarlanmaktadır. Örneğin saatte 150 km’yi aşabilecek güçte, 300 tonluk bir deniz otobüsü yapımı yakın bir gelecekte gerçekleştirilecektir.