Enfeksiyon Hastalıklarından Korunma Yolları Nedir
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi Öğretim Üyesi Prof. Mehmet Ceyhan, pnömokok hastalıklarını ve korunma yöntemlerini anlattı.
Pnömokok adı verilen bakteri streptotok ailesinden, yani beta adı verilen, bademcik iltihabı yapan eklem ve kalp romatizmasına neden olan bakterinin akrabası olan bir mikroptur. Bu bakteri insanların birçoğunun boğazında bir hastalık yapmaksızın bulunabilmektedir.
Pnömokok, sağlıklı yetişkinlerin %5-10’unda, sağlıklı çocukların ise %20-40’ında boğazda bulunur. Bakterinin buradan hastalık oluşturabileceği bölgelere gitmesine insanın bağışıklık sistemi engel olur. Grip gibi viral üst solunum yolu enfeksiyonları, alerjik solunum yolu hastalıkları, pasif sigara içme (anne-babanın çocuğunun yanında sigara içmesi) solunum yolunun bu bağışıklık sistemini bozar ve pnömokokun boğazdan orta kulağa, sinüslere ve akciğerlere gidip, bu organlarda hastalık yapmasına neden olur.
Ayrıca dalak yokluğu, şeker hastalığı, kronik akciğer, böbrek ve kalp hastalıkları gibi durumlarda da pnömokok ile gelişen hastalık riski artar.
Kış aylarında bebek ve çocuklarda en sık görülen hastalıklar arasında pnömokokların yeri nedir ve bu hastalıkların kışın daha sık görülmesinin nedenleri nelerdir?
Kış aylarında özellikle nezle, grip, orta kulak iltihabı, sinüzit, bademcik iltihabı, bronşit ve zatürre gibi solunum yolu enfeksiyonları ve kızamık, suçiçeği, kabakulak, menenjit gibi solunum yolu ile bulaşan hastalıkların sıklığı artmaktadır. Bu hastalıkların sıklığının artması sanıldığı gibi havaların soğuması sonucu üşütme değil, insanların bu mevsimde kapalı ortamlarda daha uzun süre bir arada bulunması sonucu mikropları birbirine bulaştırmasıdır. Pnömokoklar da solunum yolu ile bulaşan mikroplardan biridir ve en önemlileri arasında ilk sıralarda yer alır. Pnömokoklara bağlı gelişen hastalıkların sıklığı sonbaharın sonuna doğru artar ve ilkbaharın ortalarından itibaren azalır.
Kış aylarında en sık görülen pnömokok hastalıkları nelerdir?
Pnömokok ismi, bakterinin pnömoni, yani zatürreye en sık neden olan mikrop olduğunun anlaşılması sonucu verilmiştir. Ancak sonraki yıllarda orta kulak iltihabı, sinüzit, menenjit, kemik iltihabı, eklem iltihabı, kalp zarı iltihabı, karın zarı iltihabı (perionit), kan iltihabı (bakteriyemi) ve beyin apselerinin de en önemli nedenlerinden birinin bu bakteri olduğu anlaşılmıştır. Bu hastalıklar arasında en sık görüleni orta kulak iltihabı, en tehlikelileri menenjit ve bakteriyemi (kana mikrop karışması), en çok öldüreni ise zatürredir. Her yıl dünya üzerinde 1.5 milyonu 5 yaştaki çocuklar olmak üzere 4. 300. 000 insan zatürre nedeniyle hayatını kaybetmektedir.
Pnömokoklar bu hastalıklara en sık neden olan bakterilerdir. Orta kulak iltihaplarının %30-40’ında, menenjitlerin %30-50’sinde, bakteriyemilerin %50’sinde zatürrelerin %50-60’ında etken pnömokoktur. Pnömokoklar ayrıca sinüzitlerde de en rastlanan etkendir (% 30-40). Başka bir deyişle; nezle, grip ve bronşit gibi antibiyotik tedavisi gerektirmeyen hastalıklar ve kısaca “beta” diye adlandırılan streptokokların neden olduğu bademcik iltihapları bir tarafa bakılırsa, kış aylarında görülen solunum yolu enfeksiyonlarının en az yarısının nedeni pnömokoklardır.
Aileler bebeklerini ve küçük çocuklarını bu hastalıklardan korumak için ne yapmalıdır?
Aileler çocuklarını hasta olduğu bilinen insanlarla kapalı ortamlarda bir arada bulundurmamaya dikkat etmelidir. Özellikle kreş ve okullarda hasta olan çocukların hekim tarafından muayene edilmesi sağlanmalı ve hekimin önerilerine uyulmalıdır. Sağlıklı çocuklardan tarama şeklinde boğaz kültürü alınmasının yararı olmadığı gibi, maddi kayıplara yol açmaktadır. Solunum yolu ile bulaşan hastalıklarda eller en önemli bulaşma araçlarından biridir. Bu nedenle çocuklara el yıkama eğitimi verilmelidir. Yemekten önce ve sonra, oyuncaklarla oynadıktan sonra ve dışarıdan eve geldiğinde 10-15 saniyelik bir süre su ve sabun ile el yıkama yeterlidir.
Pnömokokun neden olduğu hastalıklardan korunmada en etkili yol pnömokok aşısıdır. Ülkemizde yeni uygulamaya giren konjuge pnömokok aşısı ilk 5 yaş içerisindeki çocuklarda özellikle menenjite, kısmen de zatürre ve orta kulak iltihabına karşı koruyucudur. Pnömokok bakterisinin 80’den fazla tipi vardır, ancak bunların sadece birkaçı ağır hastalıklara neden olur. Pnömokok aşısı içerisindeki 7 tip, menenjitlerin %70-85’inde etkendir. Dolayısıyla bu aşı ile pnömokok menenjitleri yüksek oranda engellenebilmektedir.
Ülkemizde iki tip pnömokok aşısı mevcuttur. 23 bakteriye karşı koruyucu olan, ancak koruyuculuk süresi kısa olan aşı uzun süredir ülkemizde bulunmaktadır ve risk taşıyan büyük çocuklarda ve yetişkinlerde, yaşlılarda kullanılmaktadır. Konjuge pnömokok aşısı ise en sık görüldüğü ve ölüme neden olduğu 2 yaşından küçük çocuklarda, yaşamın 2. ayından itibaren kullanılabilmekte ve uzun süreli koruyuculuk sağlanmaktadır.
Bu hastalıkların belirtileri ve sonuçları nelerdir?
Orta kulak iltihabı: Çocukluk çağında hekimlerin en sık antibiyotik reçetesi yazdığı hastalıktır. Hemen hemen her çocuğun hayatı boyunca en az bir kez bu hastalığı geçirdiği hesaplanmaktadır. Hastalık kulak zarının arkasındaki orta kulak boşluğunun bakterilerle istilası sonucu ortaya çıkan iltihap olarak tanımlanabilir. İşitmede gelen sesi iç kulağa ileten küçük kemikler bu boşlukta bulunduğundan önem taşır. En fazla yaşamlarının ilk iki yılı içerisindeki çocuklarda görülür.
İlk yaş içerisinde orta kulağı boğaza bağlayan ve ‘’östaki” adı verilen kanalın yapısının farklı olması sonucu özellikle yatar pozisyonda beslenen bebeklerde daha sık görülür. En sık görülen belirtiler ateş ve bebeğin sürekli ağlaması ile kendini belli eden huzursuzluktur. Kulak zarı delinirse, kulaktan iltihap akabilir. Konuşabilecek kadar büyük çocuklar kulak ağrısını ifade edebilirler. Doktor tarafından kulak muayenesiyle rahatlıkla tanı konabilir. Muayenede kulak zarının kızarık ve bazen bombeleşmiş olduğu görülür.
Zamanında ve uygun antibiyotik tedavisi uygulanmazsa; menenjit, beyin apsesi ve sağırlığa kadar giden kötü sonuçlar ortaya çıkabilir. Altı ayda en az 4 veya yılda en az 6 defa orta kulak iltihabı geçiren çocuklar tekrarlayan enfeksiyon yönünden incelenmek üzere hekime götürülmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır.
Sinüzit: Burnun iki yanında, alında ve kafa kaidesinde yer alan ve”sinüs” diye adlandırılan hava boşluğunun iltihabı hastalığıdır. Ateş, baş ağrısı, koyu renkli burun akıntısı, geniz akıntısı ve bazen göz etrafında şişlik belirtileriyle ortaya çıkar. Bu belirtiler virüslerle, yani antibiyotik gerektirmeyen mikroplarla gelişen soğuk algınlığı durumunda da görülebileceğinden; pnömokok gibi bakterilerle ortaya çıkan sinüzitler, belirtiler en az 10 gün sürerse veya şiddetli olursa akla getirilmelidir. Bazı vakalarda hastalanan sinüs bölgesinde, genellikle de burnun iki yanında hassasiyet olabilir. Ülkemizde tanı amacıyla çok sık başvurulan radyoloji, yani sinüs filmlerinin tanıda değeri son derece kısıtlıdır. Bu nedenle hekimlere tanıyı hastanın belirti ve bulgularına göre koymalarını, sinüs filmini gereğinden fazla kullanmamalarını öneriyoruz.
Zatürre: Akciğer dokusunun iltihabıdır. Akciğerde alveol adı verilen kanın oksijenlenmesini küçük hava keseciklerine bakteri yanında, kanda bulunan beyaz küreler dolar ve oksijenlenme bozulur. Ağır vakalarda ölüm nedeni solunum yetmezliğidir.
Ateş, öksürük ve nefes darlığı yani sık nefes alıp verme en sık rastlanan belirtilerdir. Büyük çocuklar göğüste ağrı olduğunu söyleyebilir. Tanı genellikle akciğer filmindeki görünüm ile kesinleşir. Grip, kızamık ve suçiçeği gibi hastalıklar sırasında görülme sıklığı artar. Uygun ve erken tedavi uygulanmazsa, kalp yetmezliği, iltihabın akciğerlere yayılması ve solunum yetmezliği sonucu ölüm ortaya çıkabilir. Hekime zamanında başvurulursa, günümüz koşullarında, yani etkili antibiyotiklerin varlığında tedaviye iyi yanıt alınır.
Menenjit: Beyni ve diğer merkezi sinir sistemi organlarını çepeçevre saran ve ‘’meninks”diye adlandırılan zarların iltihabıdır. Ateş, baş ağrısı, kusma en sık rastlanan belirtilerdir. Bacaklarını bükmeden sırtüstü yatarken, başının altın tutup çenelerini göğse değdirmeye çalışıldığında, enselerinde ağrı hissederler veya istem dışı olarak bacaklarını karınlarına çekerler. Ailelerin kullanabileceği diğer bir muayene yöntemi de şudur: Çocuğu bir iskemleye oturtup, ayaklarını önündeki bir sehpaya uzatması isteğinde, dizlerini bükmeden, bunu başaramadığı gözlenir. Küçük bebeklerde, özellikle yaşamın ilk aylarında bahsedilen belirtilerin olamayabileceği, sadece ateş veya vücut ısısının normalden düşük olmasının, emmemenin bile menenjit belirtisi olabileceği unutulmamalıdır. Günümüzde çok etkili antibiyotiklerin kullanılmasına rağmen, hala yüzde 10-20 oranında ölüme ve kurtulanların ortalama %20’si işitme kaybına neden olur. Ayrıca havale, öğrenme güçlüğü ve zeka geriliği gibi sakatlıklar da ortaya çıkar.