Ailede Mutluluğun Bozulması Nedir
Ailede mutluluğu engelleyen haller
Toplumsal gelişmenin sağlıklı, özgüven sahibi, idealleri olan, ideallerini terketmeyen, doğruların peşinden koşan, koşmaktan bıkmayan, yorulan ama vazgeçmeyen fertlerin azmile gerçekleştiğini biliyoruz. Yüksek idealler peşinden de ancak, mutlu, kendisiyle barışık insanların gidebildiğini de. Mutluluk ise dışarıda, eğlencede, gezmede, tozmada aranmıyor, ailede başlıyor ve bitiyor. Birbirleirini sevgiyle destekleyen bireyler her güçlüğün altından kalmasını biliyor, çatıları çökse de altından sağ çıkıyorlar. Bu güçlü birlikteliği sağlamak için, ailede mutluluğu engelleyici faktörleri oratdan kaldırmak gerekiyor.
Eşler birbirlerine alaycı r ve soğuk şakalar yapmak yerine, övgü ve nezakette cömert davranmalı; içten ve samimi olmalıdır.
Mutlu olmak herkesin hakkıdır. Özellikle bir arada mutlu ve huzurlu olmak için yuva kurmuş, üstelik çocukları da olan eşlerin iyi geçinmeye, birbirlerine saygı ve sevgi göstermeye daha çok ihtiyaçları vardır.
Bir erkeğin iş hayatında başarılı olmasının, eşinin ona desteği ile yakından ilgisi bulunmaktadır. İyi bir aşçı olmasından çok, hanımın hoş ve güzel davranışlarıyla beyine güven duygusu verip vermediği önemlidir. "Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır" sözü bu manadadır. Evin hanımı, beyine karşı memnuniyetini belirtiyorsa eşine güven gelir. Evin beyi, kendince şöyle bir düşünceye inanacaktır: "Eğer beni beğeniyorsa, gerçekten iyi bir kişiyim."
Kadın,eşini takdir ediyor ve ona inanıyorsa beyinin içi güven duygusuyla dolup taşar ve önüne hangi mesele çıkarsa çıksın, onunla başa çıkabileceğini düşünerek evden ayrılır ve dünyaya meydan okumaya hazırlanır.
Şakaya dikkat!
Yine mutluluğu engelleyen hususlardan biri de, şaka yapma ve takılmada dozun kaçmasıdır.
Eşler birbirlerinde teşekkür edebilecekleri şeyler aramalıdırlar. Güzel sözler söylendiğinde, bu onları sizin için daha fazla şey yapmaya itecektir.
Aslında karı-koca iletişimin temeli erkek eve girerken atılır. Erkek, muhakkak tebessümle içeri adımını atmalı ve selâm vererek hal hatır sormalıdır.
Tebessümün ifade ettiği şeylerden birisi "Senden hoşlandım, sana dostlukla yaklaşıyorum" mesajıdır. Diğer mesaj ise "Sen gülümsenmeye değersin"dir. Dostça duygular taşındığı ve eşe iyi hislerle bakıldığı gösterilmiş olacaktır. Fakat tebessümün içten olması şarttır.
Evde yapılan bir değişikliği veya kıyafetindeki bir yeniliği erkeğin fark etmesi gerekir. Yoksa hanım kırılacaktır. Erkek, özel bir dikkat vermiş olsaydı fark edecekti.
Ya eleştiri gerekiyorsa?
Tabii her zaman övgü yapılmaz. Bazen eleştiri de gerekebilir. Bunun için de dikkat edilecek önemli noktalar vardır:
• Eleştirinin etkili olması isteniyorsa, muhakkak ki eşin egosu hedef alınmamalıdır ve eleştiri başkalarının yanında yapılmamalı, gizli olmalıdır. İnsanlar varken yapılan eleştirinin hedefi eşe yardımcı olmak değil, onu utandırarak kendini tatmin etmektir.
• Eleştiriye gönül alıcı bir söz veya komplimandan sonra başlanmalıdır. Diyelim, hanım yemek yapmış ve tuzunu fazla kaçırmıştır. Yüz ekşitilerek "amma tuzlu" yerine, "Hanım, yaptığın yemek gerçekten çok güzel ve lezzetli. Ancak biraz tuzu fazla gibi geldi" demek çok yararlı olacaktır.
• Eleştiriyi şahsi olmaktan uzak tutmalı, kişiyi değil davranışı eleştirmelidir.
• Cevap almayı sağlamalıdır. Eşe neyi hatalı yaptığını söylerken ona doğruyu da söylemelidir. Vurgulama hatada değil, hatayı düzeltme yolları ve araçları ile hatanın tekrarlanmasından veya yeniden meydana gelmesinden kaçınma metotları üzerinde olmalıdır.
• Emretme yerine istemelidir. "Şunu düzeltir misin?" demek, "bunu tekrar yap, olmamış" demekten daha etkilidir