Mehmet Taşkıran
Rize’nin Velâ köyünde doğdu. Velâ grubuyla birlikte İzmit- Kandıra’ da bulunan İpsiz Recep çetesine katıldı. Düzenli ordunun kurulmasıyla birlikte yine aynı taburda hep bir arada savaştılar. Kararlı, arkadaşlığına ve dostluğuna sadık bir yapıya sahip olması onu çete içerisinde güven duyulan bir şahsiyet yaptı. Onunla omuz omuza savaşmak, arkadaşlarına güven duygusu veriyordu.
Kandıra’nın Yunan işgalinden kurtarılması için yapılan baskınlardan, iç isyanların bastırılmasına kadar pek çok muharebeye katıldı. Yaralanan arkadaşlarını savaş meydanından çıkarmada tereddüdü görülmemişti. Sakarya cehenneminin gece baskınlarında hep önde idi. Sal ile Sakarya’nın batı kıyısına geçen Mehmet Taşkıran ve arkadaşları, baskından sonra aldıkları silah ve cephanelerle birlikte tekrar doğu yakasına geçmektedirler.
Bir defasında baskın dönüşü, düşman takibi sırasında vurulan arkadaşı ona seslenir.
- _Mehmet! Vuruldum. Kalkamıyorum.
Arkasına dönen Mehmet Taşkıran kurşun vızıltıları arasında bir arkadaşının yerde kıvrandığını görür. Dakikalar hatta saniyeler önemlidir. Çünkü çete vurmuş, şimdi süratle çekilmelidir. Ancak Mehmet Taşkıran geri dönüp yaralıyı sırtlayarak, büyük bir azim ve inançla arkadaşlarına yetişir. Hep birlikte sallarla yine Sakarya’ nın doğusuna geri dönerler.
26 Ağustos 1922′ de Sakarya’nın batısına 41. Alayın 3. Taburu olarak son defa geçerler. Artık “vur-kaç yok, vur-vur “ vardır. İşgalciler Afyon ovasına doğru sürülmeye başlanmıştır. Afyon ovası 30 Ağustos 1922′ de büyük bir meydan savaşma sahne olur. Yurdunu, namusunu, toprağını savunanlarla istilacıların savaşı. Sonuç bellidir ve zafer Anadolu Türklüğünundur. Afyon’daki meydan muharebesinin ardından Türk ordusu artık Akdeniz’e doğru nihai zafere koşmaktadır. Büyük Zafere. Bağımsızlığa.
Zaferden sonra köyüne döndü. 1963 yılında öldü. Mezarı Velâ (Veliköy) dadır.