Dalgıç (Dalgıçlık) Nedir

      27.11.2019
      982
      Dalgıç (Dalgıçlık) Nedir

      Suyun içinde iş görmek için özel giysilerle suya dalan kişi. Çok eski çağlardan beri varlıkları bilinen çıplak dalgıçlar, yani çıplak vücutlu dalanlar bir yana bırakılacak olursa, yapay bir aygıt kullanarak deniz dibine dalmayı, ilk kez büyük düşünür ve doğabilimci Aristoteles’in denediği öne sürülür.

      Aristoteles’in balıkların yaşamını incelemek amacıyla bu deneyi gerçekleştirdiği sanılmaktadır. Aristoteles, dalmak için ağzı suya dönük bir çan kullanmış, dalışı, çanın üst kısmında kalan havayı solumak suretiyle gerçeleştirmiştir. Nitekim bir bardağı ağız kısmından suya batırınca içindeki havanın tamamı dışarıya çıkmaz, bir miktar hava bardağın içinde kalır.

      isveçli Albrech von Treileben, Stockholm Limam’nda 1628 yılında batmış olan Gustav Vasa gemisinin çok kıymetli toplarını çıkarmak amacıyla, 1660 yılında bir kilise çanı kullanarak bir dalış gerçekleştirmiştir. Dalış başarılı olmuş ama sözko-nusu geminin topları ancak 1961 yılında çıkarılmıştır.

      Çağdaş anlamdaki ilk gerçek dalgıç giysisi, 1830 yılında ingiliz Siebe tarafından yapılmıştır. Bu giysi yalnızca el ve ayakları açıkta bırakan, su geçirmez, kapalı bir giysiydi. Kauçuktan yapılmıştı. Deniz dibinde dik durumda yürümeyi sağlamak için, dalgıç ayaklarına ağır kurşun ayakkabılar giyiyordu. Giysinin boğaz kısmı bakırdan yapılmıştı. Bu kısma, vidalanarak yerleştirilen ve iyice sabitleştirilen yarım daire şeklinde büyük bir başlık ekleniyordu.

      Başlık bakırdandı ve üzerinde üç tane cam lomboz vardı. Başlığın arka kısmından esnek bir hortum çıkıyordu. Hortum, su yüzeyinde bulunan destek gemisinden dalgıca pompalanan havayı ulaştırıyordu. Başlığın içinde, kirli havanın çıkmasını sağlayan bir supap vardı. Supabın çalışmasını dalgıç sağlıyordu.Dalgıç su yüzeyine bir kabloyla bağlıydı. Bu kablo aracılığıyla deniz üstündekilerle haberleşe-biliyordu.

      Gerçekten de dalgıcın ipe verebileceği hareketler sürekli olarak denizin üstündeki bir görevli tarafından denetleniyordu. Aradan geçen uzun süreye karşın, dalgıç giysisi ve dalış, ana hatlarıyla günümüzde de aynıdır. Ancak su yüzeyiyle konuşabilmek amacıyla çeşitli sistemler geliştirilmiştir.

      Uzun bir dönem dalgıçlar atardamar tıkanması tehlikesi altında çalışmak zorunda kalmışlardır. Gerçekten de su yüzeyinden pompalanan havadaki azot, her on metre derinlik için basıncın 1 atmosfer- artması sonucunda kanda çözülür. Dalgıç su yüzeyine çıkarken basınç düştüğünden, kan damarlarındaki azot serbest kalır. Serbest kalan azot gaz haline dönüşür; gaz kabarcıkları oluşturarak kan dolaşımını durdurur.

      Kan dolaşımının durması da ölüme yol açar. Bu tür bir tehlikeden sakınmak için su üstüne çıkarken dalgıcın belirli yüksekliklerde durup bir süre dinlenmesi gerekir. Eğer süratle yüzeye çakırsa, yukarıdaki durum gerçekleşir. Yani dalgıç “vurgun yer”. Vurgundan korunmanın yolu öğrenilinceye kadar birçok dalgıç hayatını yitirmiştir.

      Kısa ve orta mesafeli dalışlar için bir zamanlar “serbest” dalgıçlar vardı. Serbest dalgıçların su yüzeyiyle bağlantısı yoktu. Soluma, içinde hava ve oksijen bulunan taşınabilir damacanalarla sağlanırdı. Günümüzde kolay taşınır oksijen tüplerinin yapılmasından sonra, eski damacanalar kullanılmamaktadır. Geleneksel dalgıç giysisi 80 metreyi aşan derinliklere dalmaya elverişli değildi.

      Bu sakıncayı gidermek için sert dalgıç giysileri yapıldı. Bunlar insan vücudunua göre tasarlanmış küçük bir batiskafa benzerler. Bu giysinin içinde dalgıç ancak özel kolları kullanarak çalışmasını gerçekleştirebilir. “Batoskopik kule” adı verilen bu gereçler, aracılığıyla daha büyük derinliklere ulaşmak mümkündür.

      Dalgıçlardan batık gemilerin çıkartılmasında da yararlanılır. Nitekim Giovanni Quaglia adında Cenovalı bir avukat, iki ton külçe altınla Biskay körfezi’nde batan Egypt adlı ingiliz yolcu gemisindeki hazineyi çıkartmak için böyle bir girişimde bulunmuştur. Kullandığı dalgıçlar o güne dek inilmemiş bir derinliğe ulaşmayı sağlayacak yeni bir dalgıç giysisi denemişlerdir. O sıralarda en yüksek dalış derinliği 60 metre idi. Xuaglia’nin dalgıçlarından Alberto Bargellini, 1932 Ağus-tos’unda, 126 metre derinliğe ulaşarak batık gemiyi bulmuştur.

      YORUMLAR

      Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.