Ali Kuşçu Kimdir (Hayatı ve Eserleri) Nedir

03.12.2019
1.345
Ali Kuşçu Kimdir (Hayatı ve Eserleri) Nedir

Ali Kuşçu Türk-İslam Dünyası Astronomi ve matematik alimleri arasında, ortaya koyduğu eserleriyle haklı bir şöhrete sahip Ali Kuşçu, Osmanlı Türkleri’nde, Astronominin önde gelen bilgini sayılır. “Batı ve Doğu Bilim dünyası onu 15. yüzyılda yetişen müstesna bir alim olarak tanır.” Öyle ki; müsteşrik W .Barlhold, Ali Kuşcu’yu “On Beşinci Yüzyıl Batlamyos’u” olarak adlandırmıştır. Babası, Uluğ Bey’in kuşcu başısı (doğancıbaşı) idi. Kuşçu soyadı babasından gelmektedir. Asıl adı Ali Bin Muhammet’tir.

Ali Kuşçu  Doğum yeri Maveraünnehir bölgesi olduğu ileri sürülmüşse de, adı geçen bölgenin hangi şehrinde ve hangi yılda doğduğu kesinlikle bilinmektedir. Ancak doğum şehri Semerkant, doğum yılının ise 15. yüzyılın ilk dörtte biri içerisinde olduğu kabul edilmektedir. 16 Aralık 1474 (h. 7 Şaban 879) tarihinde İstanbul’da ölmüş olup, mezarı Eyüp Sultan Türbesi hareminde bulunmaktadır. Ölüm tarihi; torunu meşhur astronom Mirim Çelebi’nin (ölümü, Edirne 1525) Fransça yazdığı bir eserin incelenmesi sonucu anlaşılmıştır. Mezar yerinin 1819 yılına kadar belirli olduğu ve hüsn-ü muhafazasının yapıldığı; ancak 1819 yılından sonra, Ali Kuşcu’ya ait mezarın yerine, zamanının nüfuzlu bir devlet adamının mezar taşının konmuş olduğu anlaşılmaktadır.

Uluğ Bey’in Horasan ve Maveraünnehir hükümdarlığı sırasında, Semerkant’ta ilk ve dini öğrenimini tamamlamıştır. Küçük yaşta iken astronomi ve matematiğe geniş ilgi duymuştur. Devrinin en büyük bilginlerinden; Uluğ Bey , Bursalı Kadızade Rumi, Gıyaseddün Cemşid ve Mu’in al-Din el-Kaşi’den astronomi ve matematik dersi almıştır. Önce,Uluğ Bey, tarafından 1421 yılında kurulan Semerkant Rasathanesi ilk müdürü, Gıyaseddün Cemşid’in, kısa süre sonra da Rasathanenin ikinci müdürü Kadızade Rumi’nin ölümü üzerine, Uluğ Bey Rasathaneye müdür olarak Ali Kuşcu’yu görevlendirmiştir.

Uluğ Bey Ziyc’inin tamamlanmasında büyük emeği geçmiştir. Nasirüddün Tusi’nin Tecrid-ül Kelam adlı eserine yazdığı şerh, bu konuda da gayret ve başarısının en güzel delilini teşkil etmektedir. Ebu Said Han’a ithaf edilen bu şerh, Ali Kuşcu’nun ilk şöhretinin duyulmasına neden olmuştur.

Kaynakların değerlendirilmesi sonucu anlaşılmaktadır ki; Ali Kuşcu yalnız telih eseriyle değil, talim ve irşadıyle devrini aşan bir bilgin olarak tanınmaktadır. Öyle ki; telif eserlerinin dışında, torunu Mirim Çelebi, Hoca Sinan Paşa ve Molla Lütfi (Sarı Lütfi) gibi astronomların da yetişmesine sebep olmuştur. Bu bilginlerle beraber, Ali Kuşcu’yu eski astronominin en büyük bilginlerinden birisi olarak belirtebiliriz.

Ali Kuşçu Eserleri
Ali Kuşçu‘nun özellikle, matematik ve astronomi ile ilgili eserleri, gerçek ilmi kişiliğini ortaya koymaktadır. Bu eserlerinin adları şunlardır;
1.Risale-i fi’l Hey’e (Astronomi Risalesi)
2.Risale-i fi’l Fehiye (Fetih Risalesi)
3.Risale-i Hisap (Aritmetik Risalesi)
4.Risale-i Muhammediye (Cebir ve Hesap konularından bahseder)
5.Tecrid’ül Kelam (Sözün Tecridi)
6.Risale-i Adudiye
7.Unkud-üz zvehir fi Man-ül Cevahir (Mücevherlerin Dizilmesinde Görülen Salkım)
8.Vaaz
9.İstiarad

Gaspart Monge (1746 -1818)
19. yüzyıl Fransa’sının ünlü matematikçisidir. Tasarı Geometrinin kurucusudur.
Fransa’nın Cote-d’or eyaletinde bulunan Beaune kasabasında 10 Mayıs 1746 tarihinde dünyaya gelmiştir. Babası seyyar satıcı ve bileyici Jacques Monge’dir. Pek mütevazı bir Ailenin çocuğu olan Monge, yardımsever hemşehrilerinin himayesinde büyüyüp özen gördü.

Ali Kuşçu Önceleri, doğduğu şehrin oratoryomunda okudu. 18 yaşında iken, 1764 yılında Mezieres Askeri okuluna girdi. Rahip Bossout’un yanında matematik okutmanı oldu. (1766). 1768 yılında matematik kürsüsüne, 1771 yılında ise fizik kürsüsüne getirildi. 1780 de Louvre’de hidrodinamik dersleri vemek üzere Turgot tarafından Paris’e çağrıldı. Kısa bir süre sonra, Bilimler Akademisine, 1783 te de Donanmaya girdi. Fransız Devriminin ateşli bir taraftarı idi. 10 Ağustos’tan 1793 nisanına kadar Donanma Bakanlığı yaptı. Daha sonra Baruthane ve top dökümhanesini düzene soktu.

Ecole Normale’nin kurulmasına büyük katkıda bulundu ve bu okulda tasarı geometri okuttu. Bir müddet sonra da, Ecole Polytechnique’i kurdu ve burada Yüzeyler Teorisi üzerine dersler verdi.İlerleyerek, devrinin matematik öğrenimine önemli katkılarda bulundu. Tasarı Geometrinin (Deskriftif) kurucusu olarak büyük matematikçiler arasında yer aldı. Analizin geometrik uygulamaları üzerinde araştırmalar da yaptı.

Büyük ihtilal döneminde -hocalığı terk etmeyerek- Bakanlık görevine getirildi (1792). Yüksek Öğretmen Okulu profesörü (1794) olarak, tasarı geometri dersleri verdi. Napolyon Bonapart’la birlikte, Mısır seferine katılarak, Kahire de kurulan Enstitüyü Başkan sıfatıyla idare etti.

İtalya’da görevlendirildiği sırada, Nopolyon ile ilişki kurarak, Mısır seferine katılacak bilginleri topladı. Daha sonra Peluse Harabelerinde yapılan kazıları ve bilimsel araştırmaları yürüttü ve Mısır Enstitüsü başkanlığına tayin edildi. Fransa’ya dönünce, Ecole Poltechnique’deki derslerine yeniden başladı.

İmparatorluk döneminde senatör oldu ve kendisine peluse Comte’i payesi verildi. Fakat krallık rejiminin yeniden kurulmasıyla bütün resmi ve akademik görevleriyle birlikte bu unvanı da kaldınldı, enstitü üyeliğine de son verildi. Bilhassa Politeknik Okulundaki kürsüsünün de elinden alınmasına son derece üzülerek, ruhi bunalım içine düştü ve bu sarsıntı sonucu, 1818 yılında Paris’te hayata gözlerini kapadı.

Ali Kuşçu İlmi Kişiliği
Monge’ın çalışmaları 19. yüzyılda, geometri ile ilgili yeni incelemelere yol açmıştır. Mühendis ve matematikçi olarak; özellikle, matematiğin pratik uygulamaları ile meşgul olmuştur. Matematik araştırmalarını hem geometri, hem de analitik açıdan yönlendirmiştir.Monge’nin matematikle ilgili çalışmalarını aşağıdaki gibi özetleyerek belirtmek mümkündür.

Monge’nin Çalışmaları Çok Verimli Olmuştur
Mimarlık planı ilkelerini bilimsel bir uygulama alanı olarak, bazı cisim problemlerini çözerken, daha 1768 de düşündüğü Tasarı Geometriyi (Deskriftif) kurmuş ve sistemleştirmiştir.
1800 de yayımladığı Mühendislik ve inceleme kitabında, mühendislik ve mimarlık sanatının uygulamalarından başka, bu yeni bilimin, saf geometri için metot kaynağı olduğunu, bazı elemanların sanal olması halinde bile bu metotların geçerli olacağını gösterdi.

Daha önce açıklanması hükümet tarafından (milli savunma gerekçesiyle) yasaklandığı için, ancak 1800’lerde yayınlanma imkanına kavuştuğu bu yeni -geometrik uygulamalı- metodu içeren eseri Tasarı geometri kitabnın, geometri öğretim programlarına göre hazırlanmış kitaplardan temelde hiç bir farkı yoktur. İki projeksiyon (irtisam) düzlemi vardır, gölge çizgileri belirlidir ve kotlu geometri bölümüne de yer vermiştir.

Analitik geometri üzerinde çalışmalarıyla, bu matematik dalının da sistemleştirilmesine büyük katkıları olmuştur Üç boyutlu analitik geometri ile ilgili en önemli teorileri de Monge’a borçluyuz. 1805 de yayınlanan “Cebrin Geometriye Tatbikatı” adlı kitabında, bu konudaki çalışma ve araştırmalarını toplayarak açıklamıştır.

Monge’ye göre; Analitik işlemleriyle geometri işlemleri arasında sıkı bir bağlantı vardır. Uzay içinde tasarlanabilen bütün hareketler denklemler halinde yazılabilir. Buna karşılık her bir analitik operasyon (işlem) da geometrik alanda bir hareketle gösterilebilir. Bunun gibi, cebirsel bir özelliğin bir yüzey Ailesini belirlemesine mukabil, ortak bir geometrik özelliğe sahip bulunan yüzeyler de, aynı kısmi türevli denklemi tahmin ederler.
Cebirsel bir özellik, bir yüzeyler ailesini tanımlar ve buna karşılık ortak geometrik özellikleri olan yüzeyle, kısmi türevli aynı denklemi sağlar. Monge, o zamana kadar anlamsız kabul edilen, tamlık şartını doğrulamayan toplam diferansiyelli denklemlerin geometrik anlamını gösterdi. Monge’un etkisi verdiği dersler sonucu ortaya çıkmıştır.

Diferansiyel Geometriyi de yine aynı anlayış içinde ilerletmiştir.Monge, bunlardan başka, integral alınabilme şartını tatmin etmeyen ve o zamana kadar herhangi bir anlamdan yoksun oldukları kabul edilen “Total Diferansiyelli denklemlerin” de geometrik anlamlarını belirlemiştir.

Monge Descartes ve Euler gibi eski dönem matematikçilerinin izleyicisi olduğu gibi, yeni bir ekol kurucusu olarak da, birçok 19. ve 20. yy. matematikçileri de O’nu izlemiştir. Bu matematikçiler arasında özellikle Charles, Dupin’i, Lazara Cartnot’u, Ponsolet’yi ve -matematik tarihi ile ilgili eserleri dolayısıyla geniş bir ün kazanmış olan- Charles’i belirtmek gerekir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.